Gönderi

248 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Okurken baş ağrıtacak denli okuması zor bir kitap ve bu genelde Türkçeye çevrilmiş felsefe kitaplarının başına gelen tipik bir durum. Kitabın ne anlattığından söz eden birkaç İngilizce makaleye göz gezdirin, işte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız, zira gerçekten bu kadar okunması zor değil. Butler'ın kendisi, kitabın dilinin anlaşılması güç olduğunu önsözde kabul ediyor, ancak gerçekten Türkçeye çevirisinde "anlaşılması zor" demek az kalır. Belki de, orijinal metin daha da beter ve anlaşılması güçtür, bilemiyorum. Kitaba gelecek olursak, elbette çok tartışmalı bir konu. Uzunca zaman da gündemi etkilemiş, hala da etkiliyor. Cinsiyet, kişinin sahip olduğu değil, ancak kişin perform ettiği -mış gibi davrandığı diye çevrilebilir- bir şeydir diyor temelde Butler. Bu -mış gibilik bir noktadan sonra doğal olan haline geliyor. Ona göre, kadın ve erkek olarak ikiye ayrılmış olan cinsiyet kavramı, toplumsal olarak inşa edilmiştir ve bu inşadan önce böyle bir gerçeklik söz konusu değildir; bunu algılayabilmenin yolu ise, doğal olarak kabul edilenden uzaklaşıp, tuhaf olarak addedilene bakmaktır. Bu anlayışı var olan iktidar ilişkilerini pekiştirmenin ve sürdürmenin yolu olarak görüyor, burada özellikle Foucault'nun iktidar ve söylem fikirlerinden faydalanıyor. Temel olarak, Beauvoir'nın "kadın doğulmaz, kadın olunur" yaklaşımına bir atıf var, her ne kadar kendisini de eleştirse de, kitabın çıkış noktası bu yaklaşım olmuş sanki. Oldukça felsefik bir metin, epey yorucu. Foucault'dan tutun da Derrida'ya kadar geniş bir yelpazede fikirler tartışılıyor. Günün sonunda da daha kapsayıcı bir feminizm için doğal kabul edilenin reddedilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kitabın ilginç kısımları olduğunu kabul etmekle beraber, bana hitap etmediğini belirtmeliyim.
Cinsiyet Belası
Cinsiyet BelasıJudith Butler · Metis Yayıncılık · 2020611 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.