Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Hay bin Yakzan, Tek başına bir ceylanın besleyerek büyüttüğü, etrafında insanın olmadığı bir adada yaşamaktadır. Ceylanın ölümü ile derin sarsıntıya kapılarak sebebini araştırmağa başlar. Diğer canlı hayvanlarla yerde yatan ceylanın cansız bedeni arasındakı farkı bulmağa çalışır. Sonra elini ceylanın göğsüne doğru gezdirirken kalbini bulur. Ve ceylana canlılık veren organın kalp olduğunu anlar. Kalbi yararak kan pıhtısı ve boşluk hava olduğunu görür. Ve ceylanı aslında yaşatan, ona canlılık hay sıfatını kazandıran şey tüm canlılara canlılık kazandıran şeyın aynı kaynaktan geldiği kanaatine varır. Aynı kaynaktan gelen ruhun, farklı şekillerde canlılarda tezahür ederek, doğada farklılık yarattığı kanaatına varır. Hayvanlara canlılık veren şeyin hayvani ruh olduğu anlar. Daha sonra etrafındakı tüm canlıları gözlemeye başlar. Bitkilerle hayvanları kıyaslayarak bitkilerin yaşam fonksiyalarının hayvanlarından daha aşağı düzeyde olduğunu görür. Ve bitki ile hayvana canlılık kazandıran ruhların ayrı-ayrı olduğunu görür. Demekki kaynağı bir olan bu nefsler dağılıma uğrarken her birinde farklı şekilde kendini gösteriyor. Hayvansal ruhun hayvanlara üreme, yaşama fonksiyonlarından bir diğer farklılık da ihtiyar sahibi oluşundadır. Aynı zamanda hayvanlarda doğası gereği yaşamla mücadele etmesi nefslere uygun tasnifde gazabi nefsle uyum sağlamasıdır. Bitkisel nefs, hayvansal nefs ve insan nefsi. Hay tüm hayvanlarda kendilerini korumak için doğal olarak kürk, boynuz, tırnak, keskin penceler olduğunun farkına varır. Ve varlık olarak kendisinin diğer hayvanlardan farklı olduğunu idrak etmeğe başlar. Daha sonra kendi elleri ile kendisi için yiyecek ve barınak yapabildiğinin gözlemi ile ellerini , ayaklarını kullandığını, düşünerek sorunlar karşısında çözüm ürete bilme yeteniğinin farkına varır. Hayy daha sonra tüm varlıkların kaynağı, işleyişi , nasıl yaranması hakkında derin tefekkürle hayatını sürdürür. Yerlerin ve göklerik kaynağını aramağa başlar. Tüm gözlemlerinin bir sonucu olarak bütün varlıkların madde ve biçimden meydana geldiğini anlar. Madde değişmeyen, biçim ise biçim ise her birinin kendisine has bir eylemde kendiini gösteriyordu. Eylem ve etkiler daima değişiyordu. Bunlar değişince de biçim de değişmeye maruz kalıyordu. Hay tüm bu çıkarımlardan sonra İlmi İlahi sayesinde tüm yaratılanların kendi başına var olamayacğı kanaatine gelerek bir Yaratıcı olduğunu anlamış oldu. Her şeyin sonradan yaratılmış (hadis) varlıklar olduğunu ve bunlardan önce yaratılmışların tek Yaradan olduğunu artık idrak etmiş oldu. Yaratılmışlar için bir öznenin varlığı zorunlu idi. Tek-tek varlıkların maddesel ve biçimlerini tekrardan incelemeye koyularak her bir cisimde bulunan niteliklerin hepsinin yoktan var eden bir özne olduğunu kesinleştirir. Alemdeki her cisimdeki kendisine has nizamının hadis olanların niteliklerinden kaynaklandığının farkına varır. Bunların hepsi biçimden kaynaklanan yeteneklerdir. Sonuç olarak her eylem, madde , cisim ve onların her birinin kendi işlevini yerine getirme özelliği veren yaratan ÖZne yani Allahdır. Kadiri mutlaktır. Haya arayışlarının sonunda tecelli eden gerçeği şu hadisle noktalanır. ” Kulum bana fazla ibadetle yaklaşırsa, öyleki onu severim. Onun duyan kulağı ve gören gözü olur.”
Hayy Bin Yakzan
Hayy Bin Yakzanİbn Tufeyl · Salon Yayınları · 20201,586 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.