Gönderi

Bilincin üstesinden gelemediği, tüm ikame ve yüceltme denemelerine rağmen devamlı bir gerilime neden olan dürtüleri Freud "şeytani" diye anmaktadır. Bunlar ölüme yönelik bir dinamiğe sahip Ben-dürtüleri olmadığı gibi, yaşam dürtüsü olan cinsel dürtü de değildir. Tekrarlama zorunluluğunu doğuran asıl sorumlu, her ikisinde de mümkün olan bastırma mekanizmasıdır. Sadece dürtüyü kontrol altında tutmak için insanın çaba harcadığı bastırma işi bile, sürüp giden bir gerilim yaratır ve bu kendini ürkütücü biçimlerde ortaya koyar. Ortaçağ'da bile bilindiği üzere, Şeytan repertuarını sürekli yeniden üreterek sahneye çıkmayı sever. Şeytan'ın hep aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyor olmasına eskiden kötülüğün ta kendisi gözüyle bakılıyordu; Freud'un öğretisinde de bastırılmış dürtünün tekrarlanma enerjisi, bunun nevroz oluşturan modern karşılığıdır. Nasıl ki Şeytan değişmiyorsa -ya da Goethe'nin Faust'unun ikinci kısmındaki deyişle "yaşlıysa"- bilinçdışının da zamanı diye bir şey olamaz, zamansal koordinatlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Her iki durumda da tekrarın yapısı gelişme ilkesiyle, "daha önce" ve "daha sonranın" yasasıyla kurulan sınıflandırıcı (ve hiyerarşik) bir düzene karşı bağışıklığa sahip olmak demektir.
·
71 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.