İstanbul'dan gelenlere sordum:
"Uslu kız ne halde?" dedim.
*********
Onlar dediler ki:
"Uslu kız bugün pudra, krem, allık, sürme ve cila içinde
fink atıyor. Şimdi kolları çıplak, etekleri kısa, çorapları ipek, ökçeleri yüksek, gözleri küstah ve yürüyüşü oynaktır."
***********
Bir saniye böyle düşündüm; fakat sonra "bu tahavvüle
ne dersin?" diyenlere karşı yüreğimin burkulduğunu belli
etmeyerek omuzlarımı silktim:
"Hiç!" dedim.
"Bunun böyle olacağı belli idi!" demedim.