.
Bütün bunların hepsi bir kadını sevdiği, onun tarafından sevildiği içindi. İnsan hayatı buydu. Yaşamak, başkaları tarafından muhasara altına alınmak, yavaş yavaş boğulmaktı.
.
muhayyilemizde canladırdığımız sevgi hep saf ve kusursuz, bu sevgiye reelde özdeş olabilecek bir sevilen objesi ise yok. Var sandıklarımız muhayyile bitene kadar var yani sadece muhayyilede . Muhayyile ile gerçeğin arasındaki fark bizi bu dünyadan ayıran ve hazzını yaşarken bile fiziksel eksikliğini hissetiğimiz kendi buruk mutlu alemimiz. Burda o eksik, orda da bu… Onun için sevmenin de sevilmenin de saf ve güzeli uzaktan olan uzakta kalandır. Uzakta kalan hapistir ama kalpte, bu tersinden hapsolduğu şeyi hapseder aynı zamanda. Yakına gelen sevme sevilme ise sadece hapseder. İkisininde tatmini yoktur, biri bedenden yoksundur diğeri ruhtan. Sevginin dünyadaki kaderi budur