... Neden bu fikirlerden kurtulamıyorum? Danton kanlı parmağiyle mütemadiyen orayı, hep aynı noktayı gösteriyor. Etrafına istediğim kadar bez sarayım, kan yine fışkırıyor. (Bir müddet durur.) Bilmiyorum, içimde bir şey başka bir şeyi aldatıyor. (Pencereye gider.) Gece arz üzerinde horluyor, ve ıssız bir rüya içinde yuvarlanıyor. Buğulu, şekilsiz, zorlukla düşünülebilen, günün ışığı içinde, ürkek gizlenen düşünceler, istekler şimdi birer şekle, birer kıyafete bürünüyor, rüyanın sessiz evine sokuluyor; kapıları açıyor, pencerelerden bakıyor, yarı yarıya etleşiyorlar; azalar uyku içinde geriniyor, dudaklar mırıldanıyorlar. Uyanık halimiz de uykudakinden daha aydınlık bir rüya değil mi? Biz somnambüller değil miyiz? İşlerimiz tıpkı rüyadakiler gibi, belki biraz daha vazıh, daha kati, daha muvaffakıyetli işler değil mi ? Bundan dolayı bizi kim ayıplıyabilir? Ruh bir saat içinde, vücudun uyuşuk uzviyetinin bir senede yapabileceğinden daha çok düşüncelere can verir. Günah düşüncededir, düşüncenin iş haline gelip gelmemesi, vücudun ona tabi olup olmaması, bir tesadüftür.