Dünyanın tüm yurttaşlarına gece gündüz açık, büyük mü büyük bir bahçesi
olan bir bahçıvan olarak tasarlıyorum O'nu.
Geceleyin şiir dizen, gündüz küçük uykuya dalan ağaçlar var o bahçede.
Orada kuşlar bir tiyatro oyunu yazmaya çabalıyorlar.
Günbatımı, yağlıboya resim yapma heveslisi bir sanatçı.
Çocuklar İçin salıncaklar var o bahçede ve elektrikli trenler, çocukları Ay
istasyonuna götürüp getiriyor; her birinin elinde Ay'ın yüzü gibi yuvarlak
kırmızı bir elma. .. Suları altın gölcükler var orada. Bu kıyıdan dalan
küçükler, öteki kıyıdan çıkıyorlar buğday başaklarına
dönüşmüş olarak. Gül ağacından oturaklar var orada, dünyanın tüm âşıklarına
ayrılmış; diledikleri zaman geliyorlar, diledikleri kadar uyuyorlar, diledikleri
kadar sevişiyorlar. Kimse adlarını, pasaportlarını, kabilelerini sormuyor
onlara.
Dostum Allah'ı böyle tasarlıyordum.
Bir bahçıvan, gözleri gök kuşağı, şakakları beyaz, deşdâşe giymiş, gölgeli
yasemin ağacının altına oturmuş. Her gelen aşığa yasemin sunuyor ve diyor
ki:
Buyur yavrum
Buyur yavrum
Giriş bileti istemeyiz biz
Sadece sevgiyle girersiniz cennetime
Sadece sevgiyle
Hepiniz uyruğumsunuz...
Evet... Düşündüğüm Allah bu.
Yakardığım, seslendiğim, sevdiğim Allah buydu
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.