"Neden peşimi bırakmıyorsun?"
"Çünkü," dedi ve gözlerime bakarak büyük bir iç çekti. "Senden vazgeçemiyorum."
"Peki, neden benden vazgeçemiyorsun?"
"Nedne mi senden vazgeçemiyorum?" diye fısıldadıktan sonra elini uzattı ve bir tutam saçımı burnuna götürüp kokusunu içine çekti. Bu hareketiyle ayaklarımı yerden kesmeyi başarmıştı.
"Senden başka bir kadını gülümsetmek istemiyorum da ondan," dedi. Her harfi içime işleyen sözleri, hissettiğim acıya rağmen nedensizce yüzümde küçük bir tebessüm oluşturdu.
"İşte tam olarak bundan bahsediyorum, Dolunay Surat," diyerek gülüşümü işaret etti. "Asıl vazgeçemediğim bu."