Gönderi

"Beni yazmaya iten sebepleri açıklayacağım." "Bu sebeplerin ilki; dinin doğal ve insani güçlerin çıldırtıcı korkusu ve kiliselerin çıkarcı dogmatizmi nedeniyle batıl itikada dönüşerek, bozulmasıdır. Açık ya da gizli iç savaş (tabi anlaşmazlıklar despotizm tarafından ortadan kaldırıllmadıkça) ile kitlelerin tutkularının iktidar sahipleri tarafından yönlendirilmesi de bundan kaynaklanır." Satırların devamında, "itaatten başka amacı olmayan "vahyedilmiş bilgi" ile evrensel insan anlığının ulaşabileceği ve sadece Doğa ile ilgili olan -geçici olarak bilim ya da akıl diyebileceğimiz- "doğal bilgi"; bu iki tür bilginin hiçbir ortak noktası yoktur, bu bilgi türleri, kendi alanlarını en ufak bir çatışma olmaksızın işgal edebilirler." der. Bu bilgi ve dolayısıyla, bilim sınıflamasından başka, birinci bilgi türü ile tolerans ve inanç özgürlüğü, ikincisi ile devletin güvenliği esas olmak üzere bireysel özgürlükler, kamusal yaşamın düzenlenmesi için özgürlükçü bir hukuk ortaya çıkacaktır. Bireyi ve toplumun mutluluğunu esas alan bu yönetimin demokratik, özgür bir cumhuriyet olması muhtemeldir. Yaşadığı dönemde, "Amsterdam Özgür Cumhuriyeti" gibi, "görece" özgür bir yönetimin iş başında olması, Spinoza'nın bu düşünceyi savunmasında katkısı olmuştur denilebilir. Paradoksal bir biçimde, bu dönem, Spinoza’nın da mahkûm edildiği, mutlak monarşi yanlıları ve teologların etkisinin de büyük olduğu, "gerçek dinin" de felsefenin de tehdit altında olduğu bir dönemdir aynı zamanda.”
Sayfa 131Kitabı okudu
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.