"Sonbahar" ismi neleri çağrıştırmazdı ki...
Yaşamın mutlaka sona ereceğini...
Bütün insanların devamlı ölüme doğru gittiklerini...
Hüznü...Kederi...Gözyaşları...Ayrılıkları...
Canlılığını yitirmiş, sarı/turuncu/kahverengi yapraklar birer ikişer ağaçlardan ayrılır, hışırdayarak düşerdi kara topraklara.
Mehmet Rauf'un "Eylül"ü, O. Henry'nin "Son Yaprak"ı sahlenirdi...