Gönderi

“Olup bitenleri işte böyle düşünüyor, böyle yorumluyordum. Yıllar geçtikçe onu yeniden görmekten neredeyse korkar oldum çünkü onunla Lucie’nin artık Lucie olamayacağı bir yerde karşılaşacağımızı ve ipi yeniden düğümleyemeyeceğimi biliyordum. Bununla onu artık sevmekten vazgeçtiğimi, unuttuğumu, kafamdaki imgesinin solduğunu kastetmiyorum. Tam tersine, gece gündüz içimdeydi, suskun bir özlem gibi sonsuza dek yitirilmiş şeyler nasıl özlenirse onu öyle özlüyordum. Lucie, benim için geçmiş olarak her zaman yaşayan ama bugün için ölü bir geçmiş zaman haline gelmişti. Giderek benim için tensel, maddesel, somut görüntüsünü yitirmiş bir efsaneye, bir mitosa dönüşmüştü. Parşömen üzerine yazılmış ve yaşamımın derinliğinde gömülü metal kutu içindeki bir mitos.”
·
175 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.