Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bu Benim Oyunum 10. Bölüm
- Fon müziği için youtube.com/watch?v=otY1sfv... (Massive Attack - Splitting The Atom (Official Video) - Zekinin yere yıyılmasıyla Yazar sabit bir şekilde silahı olduğu yerde sabit tutup halini ve tavrını bozmadan durur. Zeki’nin cebindeki telefon çalmaya başlar. Seyirci sevinçli bir halde kapıya üşüşür bir yandan sahnedeki Yazarın olağan durgunluğuna göz iliştirirler. Yazar sakinliğini bozmadan tek tek siyah gömleğinin düğmelerini açar. O elini cebine sokar. Cebinden çıkardığı bombanın kumandasıdır. Tek el yukarıya sıkar. Panikleyen seyirci birden sahnedeki Yazar’a kitlenir. O an tiyatronun kapısı açılır. Polisler sahnedeki Yazar’a silahlarını doğrultup teslim olması için seslenirler. Şaşkın bakışlarla gömleğin içindeki saatli vücuda sarılmış bombayı görünce paniklerler. Olağanca sempatikliğiyle… YAZAR – Herkes sakin olsun… Siz değerli kanun görevlileri lütfen kapıyı kapatabilir misiniz? Oyunun bittiğini söyleyen oldu mu size? Eğer aptallık yapmaya devam ederseniz. Tüm binayı uçururum! Bakın rica ediyorum. Sözlerimi bana tekrarlatmayın. Ben kardeşimden daha sinirliyimdir… Polisler tedbirli bir şekilde kapıyı kapatırlar… YAZAR – Şimdi herkes, güzelce, tekrar otursun yerine. Korku dolu gözlerle tekrar yerlerine otururlar. Yazar Zeki’nin cebinde çalmakta olan telefonu çıkartır. KEREM – Zeki’nin telefonu ama ben Kerem size nasıl yardımcı olabilirim?... Kosmerim siz miydiniz? Bakın komiserim, benimle iyi anlaşırsanız… Sizin terfi olmanıza sebep olurum. Zeki’nin söyledikleri aynen devam ediyor. Tekrar aynı sözleri söylemenin mantığı yok. Çünkü bu telefonun şarjı biterse, sizde bitersiniz. Anlaşıldı mı sayın çükülop? Teşekkürler… ( Telefonu kapatır.) Evet siz değerli misafirlere anca sıra geldi… Özür dilerim. Bu benim suçum değil. Üstümde görmüş olduğunuz bomba, bu binayı komple yok etmeye yeter. Yani herhangi bir aptallığınızın nedeni etrafınızda gördüğünüz herkesin, ölmesine sebep olabilir. Bana ölüm koymaz! Zaten kardeşim önce gidip yerimi hazırlamıştır… Üstünde bulunan saat patlamasına, ne kadar kaldığını gösteriyor. Filmlerden aşinalığınız vardır zaten. Elimde tutuğum kumanda ise ne olur, ne olmaz anında patlamaya veya zamanı durdurmaya yarıyor. Bu bilgileri verdikten sonra aklınızdaki soru işaretini düzelteyim. Siz beni Zeki’nin söyleviyle oyunun yazarı olarak biliyorsunuz. Hatırlıyor musunuz? Ölmeden önce onu, Sami Bey’in aradığını söylemişti… O arayan kişi Sami değil, bendim. Zeki benim çocukluk arkadaşım. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Fikirlerimiz, düşüncelerimizde hep sizlerden farklıydı… Ya biz bu hayatı yarak gibi gördük… Ya da siz bu hayatı yarak gibi bellediniz… Eğer bugünün bir suçlusu varsa oda sizsiniz! Kötülüğü bize siz öğrettiniz. Şimdi kötülük etme sırası bize gelince mi kötü oluyoruz? Hepimiz kötü değil miyiz zaten? Bizim kötülüğümüz niye koyuyor sizlere? Siz kötülüğü sadece can yanmasına bağlıyorsunuz. İnsanın içinin yanması nedir bilir misiniz? Kendi kendine yanan bir candan bahsetmiyorum. Fiziksel şiddete maruz kalmış bir candan da bahsetmiyorum… Zihinsel olarak can yanması bunun adı… Her şeyin sebebi olan Zihin’in yanması nasıl bir şey biliyor musunuz? Siz ne anlarsınız ancak ye, iç, sıç, emret, itaat et, küfür et, bağır, çağır, saygısızlık et, ihanet et, yalan söyle, aşağıla, insanları ön yargınla yargıla! Düşünme onun üzerine, empati kurma, hak ettiğini verme, hak ettiğini al, seni, sen ilgilendirir senden sonrası ne sikimdir öyle değil mi! Düşmüyor mu aklınızdan! Süzgeçten düşmüyor mu?!. O kadar hatanızdan sadece iyilikleriniz mi kaplıyor ekranı! Siz hayatınız boyunca ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz? Söyleyeyim… Simsiyah bir duvar düşünün ve ufak ufak noktalarla beyazcıklar var. O beyazcıklar sizin iyilikleriniz işte. O kadar siyahlığınız varsa bizimde siyahlığınıza siyah katmamamız imkansız anlatabiliyor muyum? Bizim siyahlığımızın sebebi sizin siyahlığınız… Bu kadar karışık olmamalı anlıyor olmalısınız… Hadi ama deli gibi bakmayın bana! Beynini siktiklerimin, beyniniz yok mu sizin? Aklınızı onca şeye çalıştırıyorsunuz! Buna çalıştırsanız düzelecek her şey anlamıyor musunuz?!. Yaptığınız bir diğer kısmı anlatıyorum tane tane! Tartıştığınız, kavga ettiğiniz kişileri düşünün. Bembeyaz duvar içindeydiler tartışmada önce yani çok iyi anlaşıyordunuz. Hiçbir sorun yoktu bakın buraya dikkatinizi çekerim. Her şey olması gerektiği gibi… Sonra bir hatasını görüyorsunuz yani bembeyaz duvarın içine bir damla siyahlık düşüyor. Löp ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Direkt yargılamaya başlıyorsunuz. Belki o damla beyazdı, nereden biliyorsunuz? Kendi yargınızla, yargılıyorsunuz... İyide yargılarınızın doğru olduğunu ne kadar biliyorsunuz? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Neden tabular yaratıyorsunuz? Mal mısınız? Cevap veriyorum! Evet, sizler malsınız! Bende bu mallığın oluşturduğu yan etkiyim… yazan - e.a 10. Bölüm
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.