Gönderi

“Şiir, insan ruhundan devamlı bir şeyler talep eder,” dediğini de anımsıyorum. Hikmet yaşamının on sekiz yılını hapishanelerde geçirmiş, sayısız işkenceye dayanmıştı. Türk deniz kuvvetlerinde ‘askeri isyana teşvik etmekle’ suçlanan Nâzım Hikmet inanılmaz cezalara çarptırılmıştı. Duruşması bir savaş gemisinde olmuştu. Bana anlatılanlara göre Nâzım önce bitkin düşene kadar güvertede yürütülmüş, sonra da beline kadar ayakyolundaki pisliğin içine sokulmuş. Benim şair dostum pislik kokusundan bayılacak ve aklını yitirecek duruma gelmiş. Fakat son anda kendini toparlamış. Düşünmüş, cellatlar beni bir yerden gözetliyorlar. Çöküp, pisliğin içine devrileceğimi görmek, kötü kaderime sevinmek istiyorlar. İşte o anda gururuyla gücü de geri geliyor. Önce ağırdan, usul usul şarkı söylemeye başlıyor. Sonra sesini yükseltiyor, iyice bağıra bağıra şarkılar söylüyor. O anda aklına gelen, bildiği halk türkülerini, aşk türkülerini, şiirlerini, halkının ezgilerini... İşte böyle yenmişti pislikleri ve acılarını.
·
179 views
DaNeZ okurunun profil resmi
Ateşli bir dogmatizm karşıtı olan Nâzım uzun yıllar Sovyetler Birliği’nde sürgünde yaşadı. Onu kabul etmiş bu ülkeye olan sevgisini şöyle açıklamıştı: “Ben şiirin geleceğine inanıyorum. Buna inanmamın nedeni, yaşadığım bu ülkede şiirin insan ruhundan devamlı bir şeyler talep etmesi.” Onun bu sözlerinde bizlerin uzaklardan fark edemediği bir çok sır gizli.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.