Gönderi

İnsanın kaybetmekten korktuğu ve elinde tutmaya uğraştığı nimetler, Allah'ın tasarrufu altındadır. Onları korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak, Allah'a ait bir iştir. Kendisine ait olmayan ve muhafazası garanti altına alınmış bir mülkiyetin eksiklerini kendi vehmince durmadan gidermeye uğraşması, insanın ruhunu felç eden bir iştir. Göremediği bir mikrobun verdiği zararla bile her an mezarı boylayabilen insanın, vaziyetine ait sorumluluğu üzerine alması, kendisine yapabileceği en büyük işkencelerdendir. Varlığının ve mazhar olduğu nimetlerin Allah'a ait olduklarını idrak ettiğinde varlığına ve sahip olduklarına dair endişelerinden uzaklaşacaktır insan çünkü bir başkasına ait olmanın bilinciyle ona nimetleri bugüne kadar kim verdiyse yerine yenilerini verecek olanın da O olduğunu bilecektir. Şimdiye kadar onları kim muhafaza ettiyse bundan sonra da O muhafaza edecektir. İşini O'na ısmarlayıp hâlini O'na arz eder, O'na tevekkül ederse ilahi bağlamda cereyan eden muhkem işlere karışarak yaşadığı huzursuzluklardan kurtulmuş olacaktır. Dünyada misafır olan insan, misafirhane sahibinin zaten üstlenmiş olduğu işleri beyhude yere kendi sırtına yüklememelidir. Varlığını dahi kendi mülkü sayıp sahiplenmemelidir. Aksi takdirde, bütün sorunlarını yalnız başına çözmek, bütün acılarını yalnız başına dindirmek, her ihtiyacını bu zayıf hâliyle tek başına gidermek mecburiyetinde kalacaktır.
Sayfa 115Kitabı okudu
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.