Zira Yaradan, her yarattığının sebepli ve lüzumlu olduğunu bildiğinden, lâtif kokulu nebat kadar pis kokulu otu da makbul tutmasını bilirdi. Halbuki insanoğlu böyle miydi? Mantığına ve akl-ı selimine perde çeken menfaatçiliğiyle yaptığı içtimai, mâlî, iktisâdî ve vicdânî tasnifte, kendinden bir aşağısını ezmek, çomak altındaki çelik gibi, şehvetleri ihtirasları ardınca oradan oraya sıçratmak mücadelesi içinde, hem-cinsine nasıl kıymış "her şey benim olsun, hizmetimi gören ne ölsün ne onsun!" diyebilmek gaflet ve egoizmine nasıl esir olmuştu?