Gönderi

Diyalektik
Önce en basit bir fikri, varlık fikrini kavramaya çalışalım: Görüyoruz ki, bu fikri tek başına kavrayamıyoruz. Ancak şunu söyleyebiliyoruz: Var olmak, var olmamanın tersidir. Böylece, varlık (varoluş) fikri zorunlu olarak yokluk (varolmayış) fikrini çağırmış oluyor. Demek ki, biz, var olan bir şeyin durumunu ancak o şeyin var olmadığı zamanki durumundan ayırarak anlayabiliyoruz. Öte yandan, bu var- olmayanın durumunu da tek başı- na kavrayamayız, çünkü, o da artık ancak karşıt duruma göre kavranabilen basit bir yadsıma (inkâr) haline gelmiştir. Görüldüğü gibi, herbiri öbürü olmaksızın, yani tek başına anlaşılamayan, her ikisi de zorunlu olan ve birbiriyle çelişme halinde bulunan bir çift fikir karşısındayız. Karşıtlar (zıtlar) birbirini itecek yerde birbirini çağırıyorlar. Öyleyken zihin, adı geçen karşıt fikirler arasında bocalayıp duramaz. Bu fi­kirleri aşmasının, her ikisini de içine alan, fakat onlardan daha gerçek görünen yeni bir fikir içinde onları birleştirmesi gerekir: Bu, "oluş" fikridir; yani var-olan'dan var-olmayan'a, yahut var-olmayan'dan var-olan'a geçiş fikri... Bu fikir olmazsa, var olmayan bir şeyin ortaya çıktığı ya da var olan bir şeyin ortadan silindiği sırada görülen "var olmak" olayını kavrayamayız. Ancak durumun değişmesidir ki, onun, aynı zamanda kucakladığı iki durumu da kavramamızı sağlar.
Sayfa 22
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.