Gönderi

-Neyin? -Bu dünyada ne kadar ömrümün kaldığını. -Bilemezsiniz ki, ne zaman öleceğinizi. -Ortalamalar yasası çevresi içinde tahmin edebilirim. -Peki, tahmin edin. -Eğer sağlığın ve koşullar ortalama olarak böyle devam ederse, 87 yaşıma kadar yaşayacağımı tahmin ediyorum. Bayağı bol keseden hesapladığımın farkındayım. Babam 84 yaşında öldü, annem kanserden 44 yaşında. İki ağabeyimde biri 77, diğeri 79 yaşlarında öldüler. Her neyse, farz edelim ki 87 yaşına kadar yaşayacağım. -Ama sadece yıl değil ay ve gün de önemli. -Doğru; doğum günümde öleceğimi varsayalım. -Peki. -Ben şimdi 62 yaşındayım. Ne yapar? -Ne yapar? Yani ölümüme kaç yıl var? -25 yıl. -Kaç gün? Arif Bey, kağıt üzerinde 25 ile 365'i çarptı: -9125. -Demek bu güzel dünyada, 9125 günüm var. -Siz de don juan'ın Carlos'a konuştuğu gibi konuşmaya başladınız. İkimiz de güldük. -Kaç saatim var? -9125*24 ile kaç saatiniz olduğunu buluruz. İki yüz on dokuz bin saatiniz var. -Tabii, bu saatler istediğim gibi kullanabilme özgürlüğüne sahip olduğum saatler değil. Çalışma hayatı içinde işe gidip gelirken harcanan zamanlar var; işte, banyoda, yemek yerken, alışveriş gibi, uyku gibi zorunlu olarak harcanan zamanlar var. -Geriye günde sizin kendinize 3 veya 4 saatiniz kalır. -Ya da 4 veya 5 saat. Bu 4 veya 5 saat içinde kendime özgü yaşamımı oluşturacağım. Birisi beni, hocam geleyim bir tavla atalım gelin bize buyurun bir çay içelim; gelin biraz sohbet edelim Birgül sağdan soldan konuşalım Birgül diye davet ettiği zaman kendime ait zamanın bilincinde olarak evet veya hayır derim bu bilinç için de seçimimi yaparım.
Sayfa 294
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.