Gönderi

"Hocam" dedi birdenbire Murat, "evli misiniz?" "Hayır" dedim usulca. Sustu. Ben de sustum. 'İki konaklık durakta bir de evli mi olsaydım' "Ne dedin?" "Ben mi hocam?" "Evet" "Birşey demedim". Şaşkın şaşkın yüzüme baktı. 'Ama altın gibi parlamayan âşık olabilir mi?" 'Aşk mı... Huh!' Dudaklarında her zamanki küçümseyiş. 'Hayır canım, aptalca bir merak benimkisi." "Lütfen sen de yer misin?" Utandı. Çekingen bir sesle, "Az önce yemiştim hocam, siz yiyin" dedi. anlamıyordum. Utanmayla paylaşmanın çelişik bir çizgide aktığı, sonuçtaysa hep biryanın gizli kalmasının kaçınılmaz olduğu düşüncesi nasıl da egemen olmuştu içimize. Oysa yarın başka bir gündü. Dünle yarın arasında sadece kızılcık farkı vardı.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.