Gönderi

Sanıklar en fazla gerçeği gizlemelerinin her şeyin anlaşılacağı tehlikesinin ve bir yalanı sayısız saldırı karşısında savunmak zorunda olmalarının üzerinde yarattığı o dehşetli baskının eziyetini çekerler. suçun da kanıtında belki kararın bile çoktan hakimin elinin altında hazır olduğu davaları izlemek korkunçtur; eksik olan sadece itiraftır o da sanığın içinde saklıdır ve ne kadar çekiştirse zorlasa da bir türlü dışa vurulamaz. itirafı direnen etinin içinden bir kancayla yırtıp çıkarmak gerektiği için sanığın kıvranıp durmasını izlemek tüyler ürperticidir. bazen yukarıda gırtlağına yakın bir yerdedir içeriden dayanılmaz bir güçle yukarı doğru itilir sanık boğulacak gibi olur neredeyse itiraf edecektir o anda yine o karşı konulmaz uğursuz güce yenilir o anlaşılması güç inat ve korkunun esiri olur. itirafı gerisin geriye yutuverirler ve kavga yeniden başlar bazen hakim böylesi durumlarda sanıktan çok daha fazla azap duyar oysa sanık aslında yardımcısı olan hakimi her zaman bir düşman olarak görür ve benim müvekkilimi itiraf etmemesi için avukatı olarak uyarmam yalanlarını desteklemem ve pekiştirmem gerekir değil mi? Ama içimde çoğunlukla bu cesareti bulamam çünkü itiraf etmemek itiraf edip de ceza almaktan daha büyük bir azap onlar için. aslına bakarsan hala anlayamadığım şey insanın tehlikesini bilerek bir suçu işledikten sonra itiraf etme cesaretini bulamayışıdır. itirafı engelleyen bu basit korkuyu her türlü suçtan daha zavallıca buluyorum.
Sayfa 46 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.