Gönderi

Haşim geçimsiz bir insandı. En yakınlarını, örneğin kardeşi saydığı annemi bile çekiştirirdi, üstelik bana çekiştirirdi. "Sen, anan gibi olmayacaksın" derdi. "Anan baş meraklısı değil, saç meraklısıdır. Önce siyah kıvırcık saç - senin baban. Ölmeseydi, boşanırlardı nasıl olsa. Sonra sarı kıvırcık saç - Falih Rıfkı. Ondan da boşandı işte! Sen anan gibi saç meraklısı değil, baş meraklısı olacaksın" derdi. Haşim'in kendi saçları erken dökülmüştü. Ne siyah kıvırcık saçı, ne de sarı kıvırcık saçı vardı. Baş ka erkeklerin kel oldukları halde kadınlar tarafından beğenildiğini görünce "kellik yalnız benim başımda belâdır" der mektuplarından birinde. Haşim, benim edebiyat alanında iyi yetişmeme özen gösterirdi. Örneğin Türk edebiyatı öğretmenimiz Faruk Nafiz Çamlıbel'in, "Merdiven" şiirinin yaşamı simgelediğini ileri sürdüğünü ona aktarınca, Haşim, "rezalet! Bu adam, alegoriyle sembolu birbirine karıştırıyor!" diyerek öfkelendi. Alegorinin bir tek şeyi, oysa sembolün birçok şeyi birden temsil ettiğini ondan öğrendim. Şiirinin yaşamı simgelediği gibi, aşkı, ölümü, idealizmi ve daha başka kavramları da simgeleyebileceğini anlattı. İsteğim üzerine, bana bu konuda iki sayfalık bir metin dikte etti. Ben de o metni sınıfta yüksek sesle okuyunca, zavallı Faruk Nafiz biraz bozulur gibi oldu.
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.