Gönderi
Kalabalıklar İçinde Yalnız Olanlara...
Türk toplumunu özellikle de entelektüel dediğimiz kesimin (belki Avrupai demem daha doğru olur) hayatına tanık oluyoruz.
Kitabın başında olayları anlamaya çalışırken biraz karakterler bende karıştı çünkü ana karakter kim bir süre anlamaya çalıştım.
Burada biraz karakter analizi yapmam gerekiyor. İlk başta Selmin'i baş karakter sandım. Çünkü başta konu oradan ilerledi. Selmin'in hamile olması aile içinde oluşan namus kavramını görmemize ve elalem ne der düşüncesine ait söylemleri göz önüne serdi. Türk toplumunda çoğunlukla bulunan evhamlı, endişeli, mükemmeliyetçi anne profilini Mefharet'te görüyoruz. Mefharet'in çoğu şeyi paylaştığı erkek kardeşi olan Besim, üstüne titrediği oğlu Aydın'ı görüyoruz. Tam bir klasik Türk aile yapısını gözler önüne sermiş.
Beni asıl heyecanlandıran karakter Samim. Mefharet'in abisi. Düşünce yapısı kendi içinde kurduğu dünyayı böylesine paylaşması. Mantıklı bir insan profili seriyor önümüze. Ne kadar böyle gözükse de ilerisinde yaptığı hataları (hepimizin bir dönem yaptığı gibi sevdiğimize inanma isteğini) görüyoruz.
Samim'in dünyası ideal dünyayı, ideal yönetimi anlatıyor bizlere. Ama burada benim odağım Samim'in ilişki hayatına kayıyor. Meral Samim'den yaşça küçük hatta yeğeniyle aynı yaşta ve hayalleri olan bir kız. Hayalleri uğruna her şeyi yapabilecek bir kız. Kitabın bu kısmında Samim'in inanma ihtiyacını Meral'in hayali pahasına her şeyi bırakabileceğini arada kafası karışmasına rağmen hayalinde inat ettiğini detaylı anlatmış yazar.
Sonunda kimse mutlu değil. Ve herkes yalnız. Hepimiz hayatımızın bir köşesinde yalnız değil miyiz zaten?
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.