kitap lucilius'un stoa felsefesinin genel öğütlerini benimseyerek aklına yatmayan
ve " iyi de benim güzel abim hepsi hoş güzel de niye iyi insanların başlarına kötü
şeyler geliyor?" sualinin üzerine seneca tarafından cevap verilmesi neticesinde
oluşmuş yani bize kitap olarak miras olmuş. esasta lucilius abimize yazılan bu
mektup önce onun düşüncelerini sonrasında ise insanlık düşüncesine bir katkıdır.
yazdığı için de seneca'ya teşekkürler. toprağı bol olsun.
____
kitap 6 parça halinde. bunun sebebi ise hitabet sanatının inceliklerini barındırıyor
olması. çünkü soruya direk olarak verilecek cevap mevzuya dair açık çok fazla
açık kapı bırakacağından dolayı oluşabilecek sualleri cevaplaya cevaplaya inşa
edilmiş bir şekilde işleniyor (ha diyebilirsiniz ki bana bana yeni suallere kapı açtı,
bu durum zaten kaçınılmazdır ve ilk elde çoğunluğun aklına gelen ve onların
ıstıraplarını, sıkıntılarını dindirmeye dönük cevaplar verilir. neyse bu bahsi diğer)...
1. bölüm suali tanrı ile insan arasındaki bağdan tutarak bir açıklama girişiminde
bulunduğu bölümdür. çeşitli argümanlar ortaya koyarak sebep-sonuç ilişkisi
bağlamında tanrı varlığının zorunluluğunu anlatır her ne kadar buna ihtiyaç yok
dese bile arguman sunmaktan da kendini alı koymaz. bu bölümde insan ile tanrı
arasında bir akrabalığın da varlığını belirtir. tabii olarak bu belirtme noktasında
şu anki hristiyanların teslis inancına ne kadar katkısı var veya hz isa ile
karşılaşması var mı bilmiyorum.
- tanrı iyi insanı keyif içinde yaşatmaz, onu sınar, sertleştirir, kendisi için hazırlar.
2. bölümünde birbirinin karşıtı olan şeylerin birbirine karışmayacağını, karışmanın
olanaksız olduğunu belirtir. cesur insanları hiçbir felaketin bozamayacağını söyler.
cesur bir insan olarak da cato'nun hayatını örnek olarak gösterir ve savunduğu
şehri kaybetmesine rağmen intihar edecek cato'nun o gece bile ölümü karşılayış
biçimini yani çalışmayı bırakmamasından övgü ile bahseder.
- neye katlandığın değil, nasıl katlandığın önemlidir.
- ölüm şekilleri ölümden korkanlar tarafından bile takdirle karşılanan kişileri
ölü kutsal kılar.
3. bölümde ise cato gibilerinin tarihte tek olmadığı ve onun gibi hayatları ve
ölümleri ile felaketlere katlanan insanlar incelenir, irdelenir. marcius, rutilius,
regulus ve sokrates gibi kişilerdir incelediği ve övgü ile bahsettiği kimseler.
-... bu tür olaylar [kötü olarak nitelenen ve başa gelen hadiseler] tarihin cilvesidir
ve iyi insanların başına gelmesi kendilerini iyi yapan yasadan ötürüdür.
-...iyi insana zavallı diyebilirsin belki, ama böyle dediğin için o zavallı olmaz.
- "bana öyle geliyor ki," diyor demetrius, "başına hiç felaket gelmemiş insandan
daha şanssızı yok."
- "... siz bana kendisi ile mücadele edebileceğim değerde birini bulun; yenilmeye
dünden hazır bir insanla dövüşmek bana utanç verir."
- örnek alınacak büyük insan yaşadığı kötü kaderle keşfedilir.
4. bölümde ise felaketlerin ve dehşet uyandırıcı olayların üstesinden ancak büyük
adamların gelebileceği düşüncesi ileri sürülür. büyük ve azimli bir adam olmak
için ise azimli bir ruha sahip olmayı, zevk, eğlence, zenginlik gibi insanın düşünce
gücünü sekteye uğratıp onu maddi aleme çeken şeylerden arınmanın gerekliliği
üzerinde durur.
- refah dolu bir yaşam sıradan bir adama da nasip olur, sıradan yetenekler de;
ama ölümlülerin başına gelen felaketleri ve korkuları boyunduruk altına almak,
ancak büyük adamın işidir.
-büyük adamsın, ama nereden bileyim kaderin kaderin sana erdemini hiç
sergileme fırsatı tanımamışsa?
- olympia'daki müsabakalara katıldın, ama senden başka hiç katılan yok; demek
ki taca sahipsin, zafere değil.
-çünkü insan kendisini tanıması için sınanmalıdır.
- savaşçı insanlar yaralarıyla gurur duyar, daha iyi bir kader için akıttıkları kanı
neşeyle sergiler.
-felaket erdemin sergilenme fırsatıdır. aşırı mutluluk yüzünden duyarsızlaşanlara,
sakin bir denizdeymiş gibi atıl bir ruh dinginliğinin pençesine düşenlere haklı
olarak bahtsız insanlar diyebilirsin, çünkü başlarına ne gelse bir yenilik olarak
gelecektir.
5. bölüm felaket getiren olayların iyi bir insanın elinde iyi, kötü bir insanın elinde
ise kötü kötü olacağını anlatır. iyi bir insanın ancak sert koşullarda dayanmayı
öngören bir talih görüşü ile ortaya çıkabileceğini belirtir.
-tanrının ve bilge bir insanın amacı, sıradan bir insanın heveslendiği ya da korkup
kaçındığı şeylerin aslında ne iyi ne kötü olduğunu, iyinin sadece iyi olana teslim
edilince iyi olacağını, kötünün sadece kötü insana yüklenince kötü olacağını
göstermektedir.
-gözlerinin oyulmasını hak eden kişi dışında hiç kimse gözlerinden olmuyorsa,
körlük lanet edilecek bir durum olmaktan çıkar.
- tanrı heves edilen şeyleri en aşağılık insanlara verip en iyileri yoksun bırakarak
bunları öyle güzel gözden düşürür ki.
6. ve son bölümde soruya tam cevap verdiğini ve diğer bölümlerin de kısa bir
özetini verir. tanrı konuşur ve iyi insanlara verilen kör talihin bir sınanma olduğunu
ve sınanmadan geçen kişilerin şiddetli olaylar karşısında katlanma gücünü
elde ettiklerini belirtir. ayrıca ölümün de yaşa gibi bir doğallığının olduğunu ve
ondan korkulmaması gerektiğini vurgular.
- "ama tanrı niçin iyi insanların başına kötülük gelmesine izin verir?" o sahiden
buna izin vermez. bütün kötülükleri iyilerden uzak tutar, günahları, rezillikleri,
zalim düşünceleri aç gözlü tasarıları, kör şehveti, başkasının malı göz diken
doymazlığa da; iyileri korur, kollar;...
-... iyilikleri içinize yöneltilmiştir.
- yaşamdan çıkışa, girdiğinizdeki gibi kadar sıkıcı fasılalar koymadım, yoksa
insan doğduğu kadar yavaş yavaş ölseydi talih sizin üzerinizde ne büyük bir
hakimiyet kurardı.
-ölmek dediğimiz olay ruhun bedenden ayrılmasıdır. o kadar kısadır ki, hızını
hissetmezsiniz bile.
...
diyerek mevzuyu kapatır.
kitabı tavsiye eder miyim? evet ederim. kısa bir kitap olduğu için çarçabuk
okur bitiri verirsiniz tabi bu tür konulara dair kafa yormuş iseniz.
bu kitap ile beraber
schopenhauer'in hayatın anlamı?
tolstoy'un hayat üzerine düşünceler
mehmet ali ayni'nin hayat nedir? kitaplarını da tavsiye ederim.