Vadinin tepesinde, bir rehber bana yaklaşıyor.
Kim olduğumu bilmiyor, bilmesini de istemiyorum.
Abimin ölümünün bir ticarete dönüştüğünün ilk işareti olarak
benden Che’nin yakalandığı yeri göstermek için para istiyor.
Öfkeleniyorum. Che, ahlaksız kazanç kavramının tam
tersini temsil ediyor. Yanımda bulunan arkadaşım kim olduğumu
söylemekten kendini alamıyor. Bu rehber kim oluyor da
o son yenilginin yaşandığı yeri ilk kez ziyaret eden
Che’nin kardeşinden para koparmaya cüret ediyor?
Rehber saygıyla geri çekiliyor ve hayalet görüyormuş gibi,
beni merakla izliyor. Duymak bile istemediğim özürler diliyor.
Alışığım. Che’nin kardeşi olmak her zaman dikkat çeken bir durum.
Duyduklarında, insanlar susuyor. İsa’nın kardeşi olamaz.
Che de biraz İsa gibi. La Higuera’da ve 9 Ekim’de bedeninin
götürülüp yok edilmeden halka teşhir edildiği Vallegrande’de,
Aziz Ernesto de La Higuera olmuş. İnsanlar suretinin önünde dua ediyor.
Genelde dinî inançlara saygı duysam da, bundan son derece rahatsız oluyorum.
Ailede, baba tarafımdan büyükannem olan Ana Lynch-Ortiz’den beri
Tanrı’ya inanan yok. Annem bizi hiçbir zaman ayine götürmedi.
Ernesto bir insandı. Onu, üzerinde durduğu kaideden indirmeli,
bu bronzdan heykeli tekrar canlandırıp verdiği mesajı yaşatmalıyız.
Che, bir idole dönüştürülmüş olmaktan nefret ederdi.