Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

165 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Jean Rhys'ın 1934 yılında yazdığı bu kitabı kendi yaşamından bolca izler taşıyor. Rhys, Dominik'te doğup 16 yaşında İngiltere'ye taşınıyor. Kültür şokunun etkisini yazar bizzat yaşamış, ne eski toplumundan kopabilmiş ne yeni ülkesine alışabilmiş önceleri. Karanlıkta Yolculuk'ta 19 yaşındaki baş karakterimiz Anna da yazar gibi Batı Hint Adaları'ndan gelerek Londra'da hayata tutunmaya çalışıyor, ancak kitap boyunca eski hayatı, çocukluğa duyulan özlem, iyi ve güzel olduğu kadar kötü hatıralar da Anna'nın zihninde belirip kayboluyor. Jean Rhys'ın İngiltere'deki ilk zamanları aksanı ve farklı alışkanlıkları sebebiyle aşağılanarak geçmiş, öyle ki öğretmenleri babasından Rhys'ı düzgün İngilizce konuşmasının neredeyse imkânsız olduğunu söyleyerek almasını istemiş okuldan. Anna da bir tür yabancı gibi yaşıyor, odaklanamıyor, uyum sağlayamıyor. Aşk bir kurtuluş yolu gibi, ne de olsa gencecik ve herşeyin güzel olacağını sanıyor Anna, böylece karanlığa yapılan bir yolculuğa başlıyor, kitabın sonuna dek herşey daha ışıksız, daha karanlık olana dek Anna'nın yaşadıklarını okuyoruz. Kitabın çok güzel bir dili var, yer yer bilinç akışı tekniğiyle bu üslûp daha da etkileyici bir hâl alıyor. Kitabın önsözünde yazarın arkadaşına yazdığı bir mektup var, orada kitaptan büyük çoğunluğu tek heceli sözcüklerle yazılmış bir metin olarak söz ediyor yazar, böyle yapmasının sebebi olarak da, kendisi de emin olmasa da, zaman yanılsamasını göstermek, geçmiş zamanın ve şimdiki zamanın art arda değil, beraber ve yanyana yaşandığını göstermek olduğunu söylüyor... yazar; bilincin, zihnin zamanın bütün ardışıklığı ya da parçalı hâlleriyle zihinde var olduğunu söylüyor; hatırlayan zihin acı çekiyor, acı çekerken hatırlıyor ve hatırlamaya devam ediyor, olayların akışından bağımsız olarak yaşamak, zihnin olayların akışını kendince sıralamasından meydana gelmiş bir sıkıntı, bir baş ağrısı, bir acı oluyor. Wikipedi'de Karanlıkta Yolculuk ve Joseph Conrad'ın Karanlığın Yüreği adlı eseri arasında ilginç bir bağdan söz ediliyor. Conrad da İngiltere'ye sonradan gelen yazarlardan ve Rhys gibi Conrad da yabancılık teması üzerine yazmış bir yazar. Karanlığın Yüreği, karanlığı anlatırken İngiltere'den Kongo'ya giden Marlow karakteri üzerinden emperyalizm ve sömürüyü, insanın çürümüşlüğünü anlatırken Jean Rhys Anna'nın yaşadıkları üzerinden bu karanlığı Londra'da gösteriyor bize, her iki eserde de karanlığın taşıyıcıları olarak erkekler ve erkeklerin güç ve hırs sevdası, ya da arzuları uğruna herşeyi bozmaları, çirkinleştirmeleri anlatılıyor. Rhys'ın eserindeki erkekler son derece inceler, kabalıkları yok ve kötülük etme derdinde değiller, başkalarına yaptıkları karşısında bedel ödemeden yaşamanın keyfini sürüyorlar sadece. Rhys'ı ilk kez 20 seneden fazla bir süre önce, yani yüzyıllar önce, üniversitede, tamamen raslantı sonucu okumuştum, başka bir kitabıydı ama okuduğum. Bu akşam eserlerine bakarken adını hatırladım o güzel kitabın. Yaşlı bir kadının bilinç akışı tekniğiyle yazılmış, bölük pörçük konuşmalarını, olayların akışına karışan söylemelerini, konuşmaları hatırladım, işte o kitap yazarın "Günaydın Geceyarısı" adlı kitabıydı. Onu da bir kez daha okuyacağım... yazarın diğer eserlerini okuduktan sonra Karanlıkta Yolculuk'u kesinlikle öneriyorum.
Karanlıkta Yolculuk
Karanlıkta YolculukJean Rhys · Can Yayınları · 198932 okunma
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.