Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

165 syf.
·
Puan vermedi
Kitap kolayca sizi saracak ve okutturacak cinsten. Dili çok çok basit, öyle kafa yoracağınız, bir kere daha okuyayım diyeceğiniz cümleler yok. Her ne kadar bazı erkeklerin hayatlarına da yer verilmiş olsa da, kadınların hayatları bana daha ilgi çekici geldi. Bu kadar farklı yelpaze de insanların hayatlarına bakmak bana daima eğlendirici gelmiştir. Bu açıdan baktığımız da kitap size kendini kolayca okutturarak, kendine dair bir beğeni hissi oluşturabilir. Hele ki gerçekten boş kafa ile, sakin bir yerde içene dalarak okursanız, kahramanlarla hisleri paylaşabilirsiniz. Şimdi gelelim sevmediğim kısma. Hikayeler de ortak olan bir şey vardı: " Cinsellik" Eee diyeceksiniz ne var bunda. Şu var tam olarak cinselliği beni ilgilendirmeden ele aldığımda , normal hayatta duysam kesinlikle saygı duymacağım aşk hikayelerini tutku, ihtiras, aşkın en ulvi hali gibi cinsellikle verilmesini hoş bulmuyorum. Düşün ki bir kadın evlendiği adamın erkek kardeşine "Tutku"yla bağlanıyor, bir anda uçağa binip onunla yaşamak için Kanada'ya gidiyor ve bu kararından hiç bir pişmanlık duymuyor. Üstüne bir de eski kocasından gelen kartları, kızına amcandan kart gelmiş diyerek okuma yüzsüzlüğü gösterebiliyor. Bir diğer adam kumsalda tanıştığı bir kadına yine "Tutku" ve "Şehvet" ile bağlanıyor. Hem kadın hem adam evli olmasına rağmen gezip, tozup aşklarının tadını çıkarıyorlar. Birlikte yat gezilerine çıkıyorlar. Adam "Erkek adam dediğin kadınına hesap ödetmez." diyerek erkekliği hiç elden bırakmıyor. Bu hikaye de asıl yaralayan, içini acıtan ne biliyor musunuz? Adamın karısı başında yemenisi, bütün görevi çocuk ve ev işi olan, dört gözle eşinin yolunu gözleyen bir kadın. Şimdi sorsan bu adama kendi eşine ne almıştır bugüne kadar, ama sevgilisine on günlük tatil armağan eder. Heyt be adamlığa bakın. Üstüne bir de bu kadını evine götürüp, kendi eşiyle tanıştırır. Yüzsüzlüğe bakın. Oysaki eşinin aklından ilk geçen cümle şudur: "Misafir geleceğini bilsem, şalvarımı çıkarır, etekliğimi giyerdim. " Böyle adamlar kendi eşine bir uyduruk elbise almaz, ufacık bir kişisel bakım malzemesi istese para saçıyor olur. Ama elin bakımlı, taş gibi karısına tutkuyla aşık olur. Bir de üstüne nerde onun narin,zarif elleri , nerde benim karımın nasır tutmuş elleri der. Bence fazlasıyla mide bulandırıcı... Bir başka kahraman eşine akşam bara gidip arkadaşlarıyla takılmanın kafa dağıtmak için olduğunu, aksi halde bu hayatın çekilmeyeceğini vurgular. Barda başka kadınlarla kahkahalar eşliğinde gülebilir. Ama karısı o bara gelirse onu rezil etmiş olur ve karısını boşar. Bir başkası karısına ilişkimizi taze tutmak için arada başkalarıyla olmalıyız yoksa nasıl yıllarca yan yana kalabiliriz der. Bu hikayeler böyle uzayıp gidiyor işte. Bana fazlasıyla itici ve mide bulandırıcı geliyorlar. Ve bu tip aslında aldatmanın, yüzsüzlüğün, sadakatsizliğin, bencilliğin kol gezdiği öykülerin sadece şehvetli aşk kısımlarına vurgu yapılması beni çileden çıkarıyor. Kitabın adıyla bu hikayeleri karşılaştırınca şunu diyebilirim sadece, kitapta kahramanlar varsa da ben göremedim. Şimdi sonuç olarak kitabın iki yönünü de bir kefeye koyun. Okumak isterseniz şimdiden keyifli okumalar.
Kahramanlar Hep Erkek
Kahramanlar Hep ErkekDuygu Asena · Doğan Kitap · 2008410 okunma
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.