Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kendi nefsini daima kötülemek, kendi küçük kusurlarını büyük görmek, başkalarının büyük kusurlarını küçük görmek, yüksek bir fazilettir. Takvada, doğrulukta, edep ve ahlâkta kendisi azimetle amel etmeye çalışmak, başkalarının lâkaydlıkları ile meşgul olmamak veya ikaz ve hatırlatmakta mütevâziyane ve yumuşaklık göstermek, büyük bir fazilet ve din kardeşlerinin dinine hizmet edebilmek için semeredâr bir düsturdur. # Başkalarını ıslah için evvelâ kendimizi ıslah etmek icap eder. # Hâlini, tavırlarını, gidişatını başkasından dinle! Çünkü senin fenalığın, yanlışlık ve hataların kendi nefsine iyi görünür. Seni methedenlere aldanma. Senin yanlışlıklarını ve isabetsiz hareketlerini sana söyleyenler, senin hakikî dostlarındır. Hastaya şeker vermek câiz olmayabilir. Hastalığı için acı ilâç faydalıdır. “Senin yolunda şöyle bir kuyu var” diyen insan senin hayırhahındır. # Halk nazarında nice itibarsız, hakir görünen Müslümanlar ve İslâma hizmet edenler vardır ki, onlar insanlardan takdîr, hürmet ve muhabbet beklemezler. Onlar ehl-i imana hürmetkâr ve merhametli olurlar. Onlara Allah'ın rızası kâfi gelir. # • İslâm muâşeret, edep ve terbiyesine riayet etmeden, nefse ve tehevvüre kapılarak, arkadaşlarını tenkit ve kusurlarını sayıp dökmek, hariçtekilere dahi yapılmayacak bed muameleyi, dâhili hizmet mensuplarına, yapmak demektir. Bu kötü hissiyat zararlı neticeler doğurunca, “Ben sebep oldum, özür dilerim” olgunluğunu göstermeyerek, zararlı neticeyi acîb bir hâlet-i ruhiye ile karşısındaki arkadaşına yüklemektedir. # • “Başkalarını sık sık affedin, fakat kendinizi ve nefsinizi asla. # • Lûtf; güzellikle, tevazu ve mahviyetle, gönül alarak yapılan muameledir. Temiz kalplilik ve yüksek insanlık hislerinin eseridir. • Bağışlamak, affetmek ve müsâmaha göstermek, başkalarının hatalarından ziyade kendi hatalarını aramak, bulmak ve kurtulmaya çalışmak; olgunluğun, kâmilliğin şiârıdır. Peygamber ahlâkıyla ahlâklanmaktır. • “Allah, yumuşak huylu, din kardeşlerine şefkat ve merhamet eden kulu sever. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, size de gökte olanlar merhamet etsin.” (Hadis meâli) İslâm dini, hamiyet hissinin kaynağıdır. Her Müslüman, iman ve İslâmiyet’i, nâmus ve haysiyetini hizbü’l-Kur’ân müntesiblerini, birbirlerini; dinsizlere karşı korumak, müdafaa etmek ve ihtimam göstermekle mükelleftir. # Mesai arkadaşlarına hürmet ve sevgi beslemeyenler, dava ve idare adamı olamazlar. Sevgi, şefkat, müsamaha, hürmet; müdebbir ve muvaffakiyetlere namzet bir dava adamının mümtaz hasletleridir. • “Hiçbir şey ilim ve hilimden daha efdâl olarak toplanmış değildir.” • Cemaatin bütün düzeni ve ahengi; cemaat fertlerinin yekdiğerine şefkat, merhamet, sevgi ve hürmetkâr davranışlarıyla mümkündür. • Merhamet tohumunu eken, muhakkak huzur ve saadet meyvesini elde eder. • Allah’ın rızasını kazanmak, aziz ve muhterem olmak istersen, din hizmetinde devamlı muvaffak olmanın sırrını ara; hizmet arkadaşlarının hürmete şayan olduklarını bil ve hürmet et. • Sulh, cenkten daha iyidir. # Kötülük düşünen, kötü kimsenin gönlünü iltifatla kap. # Senin ne bedeninde, ne zihninde hiç bir arıza yok. Seni yıldıran, karşılaştığın haller değil, o haller hakkında düşündüklerindir. O haller başına gelmeden onları olmuş gibi düşünmek akılsızlıktır. • Muvazeneli, satırdan, kitâbî konuş. Kim ne çekerse dilinden çeker.
··
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.