" Müşteri dört bir taraftan sözlerle, işaretlerle çağırılır. Rum tüccar, biraz da azametli bir tavırla seslenir; aynı derecede hilekâr ama daha mütevazı görünen Ermeni mübalağalı bir hürmetle celbetmek ister; Yahudi satacağı şeyleri kulağınıza fısıldar; dükkânının eşiğinde bir mindere bağdaş kurup oturan ağırbaşlı Türk ise ancak gözleriyle davet eder ve işi kadere bırakır."