Günümüz medyasında ve basılan pek çok kitapta bizlere anlatılan Osmanlı tarihi hep bir süper Osmanlı ya da devede kulak Osmanlı çatısı altında ele alınıyor. Tarih evet fen bilimleri gibi deneylere dayalı yürütülmez ama tarihin bir metodolojisi vardır. Bununla beraber geçmişte neler olduğuna dair gerçek/gerçeğe en yakın bilgileri gözler önüne serer ve bunların sebep-sonuç bağlamlarını internasyonel biçimde yorumlanır. Geçmiş kişiliklere gerçek üstü ya da haksız küçümsemeler içeren bir takım sıfatlar atfedip buna sıkı sıkıya inanan bunu da bir zehir gibi etrafına yayan çok büyük bir kitle var.
İlber Ortaylı bu eserinde de çapraz okuma metodundan şaşmadan pek çok farklı tarihçinin yorumlarına yer vererek kendi yorumlarını da zenginleştirmiştir. Tarafları abartmak veya yermek için verilen gerçek dışı sayıları makul düzeylere çekip doğru olabilitesi yüksek tarihsel sayılara çekmiştir ve bunları da detaylandırmıştır. ( Misal bir sefere çıkan asker sayısının o zamanın tarım çevresinin besleyemeyeceğini ve de öyle korunaklı bir bölgeyi şundan daha az askerle de geçilemeyeciğini yerli yabancı alanında uzman tarih yazıcılarının eserlerinden referans göstermiştir.
Popüler konuların iç yüzünü göstermek amaçlı uygun dille yazılmış paragrafları adeta birer spot ışığı gibi önümüzü aydınlatıyor. Okuyucuyu sıkmadan, bilgisine ve tecrübelerine hayran bıraktıran, Türkiye'nin yaşayan en önemli tarihçilerinden saygı değer İlber Hocama bir kez daha en samimi dileklerimi iletiyorum. Sizleri daha senelerce dinlemek ve okumak istiyoruz.
OKUYUN! OKUTUN!