Oruç Aruoba ile tanıştığım ilk kitabı. Sabah okumaya başladım, bu akşam bitti. 2 parçada okunabilecek bir kitap. Fakat benim tercihim, bu tarz kitapları vakit buldukça -bazen 5 dakika olur bazen 1 saat- açıp açıp tekrar tekrar okumak. O mısraları tekrar yaşamak.
Oruç Aruoba'nın daha önce şiirlerine rastlamıştım. Ve fazlasıyla beğenmiştim. 5-6 kelimelik şiirlerinin içinde boğulmuştum. Tekrar tekrar okuyup içinden derin anlamlar çıkartıyorken bulmuştum kendimi. Bu kitabında, önceden okuduğum o satırları kadar yoğun duygular yaşayamadım. Galiba "İle", "De ki İşte", "Yakın" gibi diğer eserlerini de okumam gerekiyor.
Şunu da söylemek gerek. Genelde okuduğumuzun, alışılagelmişin dışında bir üslubu, yazım şekli var. O sebeple ilk başta bir "ne oluyoruz ya" havası yaşatıyor okuyucuda. Felsefeci ve akademisyen olmasıyla alakalı bir durum olsa gerek. İçinde olan birkaç şiir var ki beni defalarca kez düşünmeye itti. Bazı şiirler vardır okuduğunuzda derin bir duygu yaşarsınız ve anlatılmak istenen şey size saniyeler içinde yansır. Bu öyle değil işte. En azından benim için öyle olmadı. Okudum. Hissettim. Ve içinde farklı anlamlar buldum. Sonra tekrar okudum. Hissettim. Ve yine bir anlam peşinde buldum kendimi. O açıdan benim hoşuma gitti.
"Nasıl da çabucak git
ti
bit
kiler doya
madan
şimdi aydınlık
cılız pembeler
de
renk
siz
orada
in
ce
ci
k
ge
ce
ge
l
se
se
n."