Kitaplar dört duvar arasında olsan bile sana başka dünyaların kapılarını açan sihirli bir dokunuş gibi. Bir gün Jack London'ın usta kalemiyle bir gemide Kurt Larsen'in mürettebatindan birisi olursun. Başka bir gün Stefan Zweig'ın Satranç adlı eserinde Dr. B ile bir odada onunla beraber hiçliğini yaşarsın. Her okuduğun kitapta kendine bir yer bulur ve her kitap düşüncelerinde bir iz bırakır. Sam Savage da bu eserinde hislerimize tercüman olan Firmin karakterini yaratmış. Yaşadıkları zorluklar sizi hüzünlendirecek, okuduğu kitaplarla aldığı bilgileri görünce okuma isteğinizi arttıracak. Emin olun farelere karşı bakış açınız değişecek. Belki kendinizi bir kedi köpek yerine fare beslerken bulabilirsiniz:).
Zaten insanoğlu öyle bir yapıya sahip ki, güzel bir anlatımla duygularına da hafiften dokunarak herhangi bir sevimsiz canlıya yada nesneye bakış açısını iyiden kötüye veya tam tersine değiştirebilirsiniz. Bu kitapda birbirimize karşı bile hissetmediğimiz o acıma, yardım edebilme isteği, vicdan duygusunu Firmin'e karşı hissedeceksiniz. Keşke insan olarak da birbirimize bakış açımizin değişmesini sağlayabilsek. Biri Sam Savage gibi insanı başka bir insana böyle anlatıp sevdirebilse. Aslinda birbirimizi dışardan görünüşüne göre değerlendirmeden karşımızdakine kendisini anlatmaya düşüncelerini öğrenmeye fırsat verdiğimizde anlayacağız ve dünya daha yaşanılır bir yer olacak.