Gönderi

Bir 28 Kasım Hikayesi....
O sabah bir amaç için uyanmıştık, sevdiğimiz uğraşları öğrenmek için. Kasım'ın 28 iydi. Saat tam 10:10 u gösteriyordu, ki ben geç kalmıştım. Tam o anda bir adam gördüm. Dünya'da bu kadar güzel güleni yoktu. Onunla o geçireceğim en güzel 28 di işte...Hiç bu kadar konuştum mu, onu hatırlamıyorum. Hiç bu kadar dinlendim mi onu da hatırlamıyorum. Adım attıkça, güzelleşiyordu dünya. Hakkında biraz bilgi öğrendiğim, çokca gülümseyen, az konuşan...Hikaye uzun ve çok güzel...Kırıldığınız anlarda bile, mutlu olabilmeyi, yuva olabilmeyi becerebilmek...Aile olma kavramının uzak olduğu bir insanın, aile olmak için kafasında hayallerinin olmasını anlayabilir misiniz? Tek olmaktan daha kocaman bir olmaya dönüşmek...Yanmak...Sonra mı, sonrası son işte...Sonu mu...Boşverin...Yanan ateş, söner mi? Oruç Aruoba'nın dediği gibi.. "bu yüzden, ateşini ’beslemen’ gerekir : tam zamanında, tam yerine, yeni yanacak odunlar koyman; belirli bir yanı tükenmeğe yüztutmuş odunları biribirlerine göre çevirmen; yanamayarak tütmeğe başlamış odunları yanabilecekleri bir konuma getirmen — bir sürü düzenleme, ayarlama… ateşini kendi haline bırakamazsın — bırakırsan, tükenip söner…"
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.