Gönderi

Aslında varlığımızı ve çocuklarımızı çok önceden satmışız.
Pariste Darul İslama ve El-Cezireye gittiğinizde binaların güzelliği sizi şaşkına çevirir. Onlaarı acaba kim inşa etti? Parisli! Niye kendisi için yapmıyor? Senin için yapsın diye. O, eğer elde ettiğinin iki katını tüketecek olsa, artık üretim yapamaz. Sonra bizim gibi olur. Öyle ki, biz evde oturuyoruz ve iki nesil boyunca çek yazıyor, taksit ödüyoruz. Yani taksitli yaşıyoruz. Aslında varlığımızı ve çocuklarımızı çok önceden satmışız. Bizim toplumumuz öyledir. Bir adam ev alır ve otuz yıl boyunca her ay ödeme yapar. Ancak Japon bununn aksini yapıyor. Yani "mal yığma" ve tüketim yerine parayı üretime sokuyor. O "Şintui"yi ve "Patronage"ı ekonomi alanına dahil etti. Batıda işçi ile işveren, patron, mal sahibi ve sermayedar arasında birbirine zıt, düşmanca ve garip bir ilişki var. (Patron işçinin kanını emmeye çalışır, işçi de elinden geldiğince işten çalar ve greve gider)
Sayfa 55 - Fecr YayıneviKitabı okudu
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.