Gönderi

...Bu defa önceden hazırladığım bir kitabı verdim. İçine küçük bir kağıt koymuş "Hep seni düşünüyorum" diye yazmıştım. Kitabı geri getirdiğinde baktım benim verdiğim kağıda, o cümlenin altına "Ben de seni" diye yazmış. Bu iki kelime boğulmakta olan ruhuma bir hayat öpücüğü kondurmuştu sanki. Baktım küpe çiçeği tomurcuklarını patlatıvermiş. Saka kuşu sevinçle zıplayıp ötüyor. Ulan kuş sen hep böyle öter miydin be. Fırlayıp dükkanı dört dönmeye başladım. Rafların, tezgahın tozunu aldım; her yanları silip pırıl pırıl yaptım. Çiçeğe su, kuşa yem verdim. Dükkanın önüne çıktım. Baktım ta uzakta, karşı kaldırımın köşesinde, bankanın önünde bir boyacı çocuk. Bağırdım, elimle kolumla çağırdım. Ağzım sevinç ile kulaklarıma varıyor; gören de cennetten haber gelmiş sanacak. Boyacı geldi. Dışarı bir tabure alıp oturdum. Boya ulan, dedim beni her zaman bu tavda bulamazsın. Kerata ne bilsin elli kuruş yerine yüz elli kuruş vereceğimi...
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.