Sa'y yerine gittim. Sa'y yaparken birbirleriyle
sohbet eden iki mü'min gördüm. Sa’y yeri henüz dinî duygu Onlar ların değil, İnsanî duyguların ön plana çıktığı bir yerdir. Gelal Al Ahmed'in
deyimiyle, "Say yapmaya gittiğimde birinci sa'y’ı yaptım, bana
önemli bir açılım kazandırmadı. İkinci, üçüncü sa'ylarda yavaş yavaş
tutuştum, alevlendim. Öyle bir heyecan ve duygu seline kapıldım ki benim
için katlanılması bile güç! Bu kafamı çatlayana dek sa’y yerinin
taşlarına vurmak istedim!" İşte böyle bir yerde, böyle olması gereken
bir ortamda bay hacı, bu babalardan biri, Hacer'in sünnetini, anılarını
tazeleyerek, taklit ederek sa'y ediyor ve arkadaşına şöyle diyordu:
- Hacı filan! Ben yeni birşey keşfettim, yeni birşey idrak ettim!..
Arkadaşı koşarken soruyor:
- Ne imiş keşfin?
- Bizim gibi kadın tavafı Tavafu’n-nisa yapmayan Sünnîlerin durumu
çok berbat. Tavafu’n-nisa'yı yapmayanın karısı ona haram olmaz
mı? Oysa bunlar ile annebabalan hiçbir zaman bu tavafı yapmamışlar.
Ne demek istediğimi anladın mı?
- Evet, anladım! Aklınla yaşa! Yani diyorsun ki, bütün bunlar?!..
He, he, he!..
Gittiğim bu sa'y’da arkadaşlarımdan biri, tıp öğrencisi, sanatçı ve
duyarlı birisiydi. Dedi ki: "İlk defa hacdaki enginlikleri bu haccımda duyumsadım.
İslâm'ın hangi kerteye değin düşünce ve anlam yüklü olduğunu
algıladım. Oysa ben, dinin bu ölçüde felsefe, enginlik ve kültür
sahibi olabileceğini asla düşünmemiştim. Şiddetle, bu manevî duygunun,
bu düşünce, enginlik ve sorumluluk düzeninin etkisinde kaldım.
Bunların tümünü hac, insan yaşam ve karakterine bilinçli olarak yerleştiriyor."
Karar almıştı. Her noktaya daha bir özenle eğiliyor, her
ameli soruşturuyor ve her şeyi anlamlandırmaya bir engin içeriğe, bilince
dönüştürmeye çalışıyordu.
Benim yakınımda sa'y ediyordu-. Düşünce ve duygu denizine garkolmuştu.
Çok da titizdi... Menasık, dua ve ziyaretnamelerle dolu bir
kitabı açmış ve sa'y’e ilişkin olan bölümünü okuyordu. Aniden bana
sordu:
- Filanca (kitabı hazırlayanlardan) burada bir şey yazıyor. Ancak,
ben ne olduğunu anlayamadım.
Sordum:
- Ne yazmış?
Dedi:
- "Dördüncü sa'y’de Safa'nın dördüncü basamağında durup şu virdi
okursan para sahibi olursun!" diye yazıyor.
Mahcup oldum. Genç, öğrenci, aydın, duyarlı... İnsanî değerleri,
ruhî güzellikleri, bilim-bilinç sermayesinin anlamını, sanat, iman ve aşkı
kavramış; İslâm ve haccın, kendisine yeniden güzellik, içerik, enginlik,
kişilik ve onur kazandırdığı birisi... Paracı, aciz bedbahtların isteklerini
ele alıyor, üzülüyor ve anlayamıyor. Açıklama babından dedim ki;
"Hayır doktor! Bu sözleri yayıncılar, hacca yakın kitabı hazırlayanlar
yazıyorlar!" Cilt kapağını ve müellifin adını bana gösterdi. Sırtım terledi,
titredim. Verdiğim cevap, yola koyulup sa'yime devam etmekti.
Hem de ne hızla!