"Doğduğum kente gittimdi,
bazı pasları silmeye
Yerinde görmeye bazı taşları,
bazı oyukları v.b.
Saçlarımı yine uzun tuttumdu
bir ağırlık olsun diye
Dışarlıklı bir pabuç giydimdi
Yitmesin gelişim diye tozda toprakta
Beni kentin dışında durdular karşılamaya
Çevirip yöremi ayrıladılar
Sanmazdım konuk olayım çocukluğuma
Geri göndermenin ilk adımı olsun
hiç sanmazdım
Yengelerim için karşılama
Sanmazdım çocukları asfalta
ve parka başlatsınlar
Oteller hanlar yapsınlar canım viraneliklere
Pastalar, vitrinler çiğdem pilavına karşı
Sanmazdım kar yerine buzdan dondurma
Bir tek Çapanoğlu kalmasın Yozgat'ta
Dedem ölmüş ninem ölmüş annem ölmüş
Giremedim eski evimize
Dedem ki karşı durmuştu yıllarca
Tütünün ve ağıdın yıkımına
Ninem ki karşı durmuştu yıllarca
Yokluğun ve dedemin yıkımına
Annem ki karşı durmuştu yıllarca
Onulmaz bir inceliğin yıkımına
Gülten'i Yozgatlı demesinler bundan böyle
Nerde ölürsem oralı olayım
Doğularda, yolsuz dağların
Soğuk suların başında öleyim."