Sus ve anla! Neye rağmen burdayız
Bırak eteklerinde yassı taşlar toplamayı
İmkânsıza talipken tarihten bir yaprak olduk
Dur ve dinle! Yağmur nasıl da
Yağmur nasıl da hiçbir şey anlatmıyor aslında
Yağmura dair bir sürü şey söylemiştim ya sana
Hepsi palavra.
Al ve iç! Bu sana uzattığım son kadeh
Son bir kez tenezzül et bunca rezilliğe rağmen
Gülmelerimiz de vardı apartman girişlerinde
Meyhane masalarında öpüşme girişimlerimiz
Sahi mutluyduk değil mi gece yarısı sokaklarda
Yan yana yürüyüp içimizden şiirler mırıldanırken
Heyhat! Onlar hayal artık biz hepsinden münezzeh
Al ve iç! Bu sana uzattığım kadeh.
Tamamsa git! Başlasın bitmeyen gece nöbetim
Ne ilk oturansın ne son huzursuzluğumun masasına
Bitmez denen onca şey hatırlanmazken bile
İyisi mi uzaklaş sen iyi dileklerinle
Giderken bana da limonlu bir çay söyle.