Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

77 syf.
·
Puan vermedi
Gözümüz bizden bağımsız kendimizi gözetler olsa ansızın neler olurdu? Net hatırlamıyorum ama yazın başıma böyle bir şey gelmişti ;) ilki bir baygınlık-sersemlik anında. Kapı çalıyor, düşmek üzere ayağa kalkıyor, üçüncü bakışla kendimi başka bir boyuta sürüklenmiş buluyorum. Kapıya yaslanan ben değilim, biliyorum. Düşündüklerimin benle bile ilgisi yok :) Vedalar diyorum önceden yapılmalı, bilinçsizlik anında insan gerçekten bir başkasının bakışında buluyor kendini. Bir diğerinde hiç çözemediğim bir sorunun üzerinde volta atıyor algım. Kendime gelip yanımdakine anlatıyorum aklımdan geçenleri, tepkisi şu şekilde oluyor; 'tabula sen kafayı yemişsin' :) eh, pek de yalan sayılmaz. Göz başlıklı bu roman Milan Kundera'nın Kimlik romanına da götürdü beni biraz hatta Öteki adlı filme. "Aynaların olmadığı bir dünyada yaşamış olduğunu farzet. Yüzünü düşleyecektin. Yüzünü sendeki bir şeyin bir tür dışa yansıması gibi tasarlayacaktın. Ve sonra sana 40 yaşlarında bir ayna verildiğini düşün. Ne biçim bir dehşete düşerdin biliyor musun? Bütünüyle yabancı bir yüz görecektin! Ve şimdi reddettiğin şeyi açık seçik anlayacaktın: Yüzün sen değilsin!” Dışardan nasıl olduğumuz, neye benzediğimi, ne yiyip ne içtiğimizi, hatta neye benzetileceğimizi o kadar ezberlemişiz ki biri imgelemimize aleyhte bir iddiada bulunsa hayır hayır diyere çıkışmaya başlarız dehşetle. 'Benim kim olduğumu nereden bileceksinin ki?' Elbette, ne bilsinler. Ama şu var; asıl siz biliyor musunuz, aynalarla dolu bir odada başkasının silüetine gözünüz takılıyor ve kendinizi 'o' olarak adlandırıyorsunuz ve bir gün aynalardan uzaklaşıp gölgenizi fark edince çatttt! Koca bir oyuk açılıyor bellekte, hayatımı benim yerime yaşayan kimdi? Aynadan önce olan, göz. Biz aslında birbirimizin gözlerinde var oluyoruz izleklerden önce, şeklimiz, tadımız böyle belirlenip kategorize ediliyor. Zamanı gelince bir paket margarin seçer gibi hafızadan seçiliyor imaj. :) kaç tane hayatımız var buna gelelim, bize göre bir belki, ama üzerimize çarpan kirpik adedince belki. Bunu bilemeyiz. Ama hangisini seçip kullanabileceğimizi, kişiyi gözün saran gözün ağımsı tabakaki zincirleri gevşetmek göz önüne alınabilir belki. Ama, ama olmaz, ben böyle alışmışım, yapmayın lütfen; biz bize yakıştırılamayan her şeyiz sonuçta. Roman birinci tekil şahısla başlar, anlatıcını 'gözüyle' bakarız olaylara, kırılma anından sonra bir başka cam yerleştirir tamirciler; huysuzlanır ama ses çıkarmayız. Üçüncü kişi anlatımıyla merceğin ortasına düşeriz, bu bakış açısı için yarı tanrı bakışı derdi hocalarımızdan biri. Bu kısımdan sonra Yuri Oleşa aklıma nedense, Kıskançlık. Büyülü metinler birbirini çağırır belki bu sebepten. Yeni kişinin gözünden herkesi gözetler, her odaya gireriz. Peki ama bu kahin bakışın sahibi hiç mi kırpmaz gözlerini deriz yavaş yavaş. Gözün sahibi, bakışına kendini de hapsedebilmiş, tutsaklığından çatlaklar vasıtasıyla kurtulmayı umut eder. Peki tüm bu kırıklar körleşmeyi müjdelemez mi? Mutluyum der, üçüncü göz. "Al heybeni Ört yüzünü Ve git Gece altında Beyazlar yol Vakit geç Defol git Geçsin zaman Unut bir gün yaşadığını Öl bu zamanda Ve başla yeniden Soyunan evrenin son noktasına Doğru yürümeye Değiştir elbiseni Koru derini Böylece gizlenir doğru yanlışın altına ..."
Göz
GözVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 2018368 okunma
·
194 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
S. okurunun profil resmi
Kitabın yarısına geldim. Normalde tamamen bitirmeden inceleme okumak adetim değildir ama kitabı anlamlandırmada işin içinden çıkamayınca okuyanlarin yorumuna göz gezdireyim dedim. Biraz farklı ve orjinal bir eser. Incemeniz sayesinde bazı noktaları kaçırdığımı fark ettim. Elinize sağlık :)
tabula rasa okurunun profil resmi
Yardımcı olabildiysem sevindim :)
Adem ŞEN okurunun profil resmi
Fevkaladenin fevkinde :)
tabula rasa okurunun profil resmi
Est, daha kötüleri de oldu itiraf et ;)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.