Gönderi

Subhanallah!
Hükmüne vekâlet verdikleriniz Rabbinizdir! فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ Firavun Dedi ki: “Ben sizin en yüce rabbinizim!” (79/Nâziât, 24) Dikkat ederseniz "rabbin kim?" Diye soran râfizi kâfir de Allah'a inanıyor ve "rabbin esad" diyor. Yani Allah bizi yaratmıştır ama "rab" olarak yani "bize hükmedecek beşar esad" dedirtmek, Esad'ın hükmüne râm eylemek için mümini zorluyor. Nazi'at suresi 21 ve 24. Ayetlerinin tefsiri: “Ama Firavun yalanladı ve başkaldırdı. Geri dönüp yürüdü. Adamlarını toplayıp seslendi: “Sizin en yüce Rabbiniz benim!” dedi.” Mûsâ (a.s) ona Allah’ın âyetlerini gösterdi de Firavun yalanladı, karşı geldi. Sonra sırtını, ensesini, arkasını döndü, peygamberle ve peygamberin getirdiği mesajla ilgilenmedi. Sırtını döndü ve sa’ye başladı. Hz. Mûsâ’nın getirdiklerini iptal edebilmek, durdurabilmek, yok edebilmek için var gücüyle, yoğun bir çalışma içine girdi. Sonra tüm avenesini, tüm adamlarını, danışmanlarını, müdürlerini, genel müdürlerini, basın mensuplarını topladı ve onlara şöyle bağırdı: “Sizin en yüce Rabbiniz benim!” Firavun, “ben sizin Rabbinizim!” derken, Rablik iddiasında bulunurken Allahlık iddiasında bulunmuyordu. “Ben Allah’ım!” demiyordu. “Allah’a inanmıyorum!” demiyordu. “Kâinatın yaratıcısı benim! Sizleri yaratan benim!” demiyordu. Yani âlemlerin Rabbi olduğunu iddia etmiyordu. Allahlık iddiasında değil Rablik iddiasındaydı. “Sizin Rabbiniz benim” diyordu. Göklerin ve yerlerin Rabbiyim da demiyordu. “Sizin Rabbiniz benim!” diyordu. Yani bu beldede, bu ülkede söz sahibi benim! Hâkimiyet hakkı benimdir! Kanun koyma hakkı bana aittir! Emir ve yasak koyma yetkisi bendedir! demek istiyordu. Sizin hayat programınızı, yaşam biçiminizi, kılık-kıyafetinizi, hukukunuzu, eğitiminizi ben belirlerim diyordu. Ne yapacağınıza, nasıl yaşayacağınıza, nasıl giyineceğinize, neleri okuyacağınıza, nasıl bir ekonomik ve siyasal yapılanmadan yana olacağınıza ben karar veririm, diyordu. Çünkü Rabb, kişinin hayat programını belirleyen varlık demektir. Bir insanın hayat programını belirleyen kimse, onun Rabbi de odur. İnsan kimin arzularını gerçekleştiriyorsa, kimin dediği gibi yaşamaya çalışıyorsa onun Rabbi odur. Rabb, insanın yaptıklarını yaptıran, yapmadıklarını da yaptırmayan güçtür. Rabb, kişinin hayatında etkili ve yetkili olan varlıktır. Şöyle giyiniyor veya böyle giyinmemeye çalışıyoruz. Kim dedi bunu? Kimi razı etmek için böyle yapıyoruz? Ya-ni öyle, ya da böyle giyinirken bunun yaptırıcısı kimse o konuda Rabbimiz odur. Moda mı? Toplum mu? Çevre mi? Âdetler mi? Töreler mi? Müdür mü? Amir mi? Yönetmelikler mi? Yasalar mı? Firavunlar mı? Zerdüştler mi? Tâğutlar mı? Yoksa Allah mı? Kim dedi böyle giyinin diye? Kimdir bize bunu yaptıran? Kimse işte, kişinin Rabbi odur. Birine küsüyoruz yaptırıcısı kim? Allah mı? Yoksa para mı? Menfaat mı? Birini seviyoruz. Kim dedi diye? Birileriyle beraber olmaya çalışıyoruz. Kimi memnun etmek için? Filan mektepte okuyoruz. Kim dedi bunu? Evimizi şöyle şöyle tefriş ediyoruz. Kim dedi diye? Şu şu meslekleri seçiyoruz kim dedi? Evet yaptıklarımızın yaptırıcısı kimse bizim Rabbimiz odur. Öyleyse Allah için bir düşünün: Geçen ay neler yaptınız ve kim yaptırdı bunları size? Veya dün neler yaptınız? Bugün neler yaptınız ve kim yaptırdı? Hayatımıza kim karışıyor? Hayatımızda etkili olan kim? Allah mı, yoksa Zerdüşt mü? Bunu iyi düşünmek zorundayız. Yaşadığımız şu dünya hayatında neleri yapacağımızı, neleri yapmayacağımızı, bu hayatımızı nasıl yaşayacağımızı belirleyen Allah mı, yoksa başkaları mı? Bizim günlük hayat programımızı tespit eden kim? Kimin çektiği yere gidiyoruz? Gece hayatımızın, gündüz hayatımızın, aile hayatımızın nasıl olacağını, sabah kaçta kalkacağımızı, soframızda nelerin bulunacağını, nelerin asla bulunmayacağını, neleri yiyip, neleri yemeyeceğimizi, nerelerden kazanıp, nerelerde harcayacağımızı, çocuklarımızı nasıl eğiteceğimizi, hanımlarımızla nasıl bir münasebet kuracağımızı, onları nasıl giydireceğimizi, kılık-kıyafetimizin, hukukumuzun nasıl olacağını, nasıl bir siyasal yapılanmadan yana olacağımızı belirleyen kim? Kimse işte, bizim Rabbimiz odur. Eğer hayatımızın bütün bu alanlarında hakim varlık, söz sahibi varlık Allah’sa, tüm bu konularda biz Allah’ı dinliyor, onun yasalarını uyguluyorsak bizim Rabbimiz Allah’tır, yok başkalarıysa, bizim Rabbimiz onlardır. Firavun, Rablik iddiasında bulundu. "Sizin en büyük Rabbiniz benim" dedi de, âlemlerin Rabbi olan Allah Nazi'at suresi 25-26 surelerinde firavuna ne dedi?: “Allah bunun üzerine onu dünya ve âhiret azabıyla yakalayıp ağzının payını veriverdi. Doğrusu bunda Allah’tan korkan kimseye ders vardır.” Bugün esad, yarın sisi, ertesi gün selman ve diğerleri...
·
490 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.