"Jack London ile yabani kuzey topraklarına doğru"
Maddi sıkıntılı bir çocukluk geçiren Jack London ağabeyimiz. Liseye gitmeyip 15'li yaşlarında San Francisco kıyılarından para kazanmak için kendi teknesiyle maceralı bir hayata açıldı. Tüm Amerika'yı dolaştı. Parası olmayınca da dilendi. (Toplumun en düşük seviyelerini görmüş anlayacağınız) Sonrasında hayatını değiştirmek üzere lise sınavlarını dışarıdan vererek üniversiteye girdi. Daha sonrasında maceralı hayatını özlemiş olacak ki Kanada'da altın bulmak üzere yolculuğa çıktı. Bu yolculuk onun yazarlığının keşfi oldu. 3'ü roman 15 tane eser yazdı hayatında. Tabi maceralı bu hayattan vücudu yorulmuş olacak ki 1916'da 40 yaşında hastalığı sebebiyle hayata gözlerini yumdu.
Yolculuklarından fazlasıyla etkilenmiş olacak ki (Yolculuklar en iyi okuldur.) bu eserinde tek solukta okunacak macera kitabı havası var. Dahası kitabın dili o kadar temiz ve sade ki her yaştan birine ver okusun.
Kitabın konusu; vahşi hayatta doğan, büyüyen, insanlarla yaşamaya çalışan ve türlü zorluklar geçiren kendi gözünden anlatılan bir kurdun hayatıdır. İnsanların ve hayvanların birbirlerine muhtaçlığını, bir evcil kurdun gözünden insanları (yani tanrıları) çok hoş bir biçimde anlatıyor.
Macera kitabı arayıp hem de kendisine bir şeyler katmasını isteyenlere ilk bu eserden başlamalarını öneririm. Hatta herkesin okumasını öneririm. Çok akıcı bir eser bakmayın 3 günde okuduğuma 1 günde su gibi akıp gider. Okuyun siz de kuzey topraklarına yolculuk yapın...