Gönderi

Kütahya'da öğrenciyiz. İlk senemiz. Tonton, "nur yüz" olarak ifade edilen parlak, pürüzsüz bir yüzü olan bir deyzemizin evine kiracı olarak girdik. Beş buçuk ay kadar kiracı olarak kaldık evinde. Bu deyzemiz börek, gözleme, kurabiye yapar bize getirirdi, evde pişirdiği yemeğinden bir tabak da muhakkak bize getirirdi, evle ilgili teknik sorunlarla ilgilenirdi falan. Biz kendi aramızda derdik "ooo ne halden anlayan yardım sever deyze, dünya bu deyzemizin hatrına dönüyor" falan. Biz de deyzemizi üzmezdik, eve arkadaşlarımızı getirmezdik gürültü patırtı yaparlar diye kirayı da hep gününde öderdik. Bir gün deyzemize parasal yönden bir aksaklık çıktığı için bir 15 gün sonra falan ödeyeceğimizi söyledik kirayı. Deyzemiz bizi bu sebepten dolayı evinden çıkardı. Kütahya'nın soğuğu da çetin olduğu için hastalanıp ölmeyelim diye üçümüze de ikişer tane mandalina vermişti. Bu zamanlardı, dört yıl olmuş... Ama bize hayatta asla unutmamamız gereken bir ders verdi: kimsenin iyi niyetine aldanma, kimseye güvenme!
··
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.