Fakat Almanya'nın Çekoslovakya'yı işgali Mussolini'nin de durumunu değiştirmiştir. Çünkü bu olayla birlikte, Hırvatların da Almanya'nın himayesi altına girmek istediklerine dair söylentiler çıkmış ve bu da Mussolini'yi telaşlandırmıştır. Bu söylenti gerçekleştiği takdirde, Almanya Adriyatik'e kadar gelmiş olacaktı. Bunun içindir ki, bu söylentiler karşısında Mussolini, "Hiç kimse gamalı haçın Adriyatik'e yerleşmesini hoşgörüyle karşılayamaz" demiş ve Berlin-Roma Mihveri'nin önemli şartlarından birinin de, Akdeniz'in İtalyan nüfuzu altına bırakılması olduğunu Almanya'ya hatırlatmıştı.
Almanya, kendisinin Akdeniz'de gözü olmadığı hususunda İtalya'ya teminat vermekle beraber, Hitler'in peş peşe kazandığı başarılar Mussolini'nin gururuna dokundu. İtalya sanki Almanya'nın bir peyki (uydusu) durumunda kalmıştı. Bu sebeple Mussolini, "Politik fahişe durumunda kalamayız" diyerek, kendi gücünü göstermek için Arnavutluk'u işgale karar verdi ve 5 Nisan 1939'da bu niyetini Almanya'ya da bildirdi. Almanya Mussolini'nin bu teşebbüsünü hararetle destekledi. Çünkü İtalya Arnavutluk'a yerleşince, Roma'nın, Londra, Paris ve Belgrad'la münasebetleri bozulacak ve İtalya Almanya'ya daha sıkı bir şekilde bağlanmak zorunda kalacaktı.