Eski Türk üslubunda büyük bir oda. Cephede, bir köşeden öbür köşeye, uzun sedir. Sedirin üstünde ipekli halılar ve yukarısında iki kafesli pencere. Solda bir yük. Yükün iki tarafında oymalı hücreler. Sağ tarafta kapı. Cephedeki iki pencerenin ara yerinde, sülüs yazile kocaman bir 'Yahu' levhası...) (Vakit akşam... Genç kız sol tarafındaki pencere önüne oturmuş, gergef işlemekte. Genç kız on onbeş saniye gergefini işler, birdenbire, billur gibi aydınlık, fakat hafif bir sesle mırıldanmaya başlar. Ağızdan dökülen kelimelerle iğnenin hareketi arasında ahenk.) Özellikle Sabır Taşı.. O kadar sarih ve o kadar fantastik bir anlatımı var ki, bu kitapla Necip Fazıl'ı kendi başına Türk edebiyatının Jules Verne'i yapabilirsiniz. Ama derinine indiğinizde o kadar felsefi betimlemeler var ki, o anda da eser sahibinin bu dünyadan olmadığına inanabilirsiniz. Duygu yoğunluğuyla müthiş bir eser, yazık ki çok fazla tanınmış değil.

Sabır TaşıNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu · 20161,931 okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Enes ESEN