Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hınç duyan insanın ayırt edici niteliği, verme ve de olumlama imkânlarına sahip olmaksızın, sadece alan durumunda olmasıdır, Bu yüzden İslami özne, dünyaya ışık verdiği için kendiliğinden üstün olan "evet" insanı değildir artık. Hükümran iken, yavaş yavaş, reddeden, etki eden değil tepki veren, nefret biriktirerek intikam saatini bekleyen "hayır" insanı haline gelmiştir. İslami öznenin bihaber olduğu bu duygu, içinde kendini fark ettirmeden büyüyecek ve merkezine yerleşecektir. Bence, İslami öznenin fail olduğu entegrist operasyonlar, bu öznenin tarihsel olarak habersiz olduğu, tarihte özne olarak belirdiğinden beri içinde taşıdığı bir bileşen olmayan hınçla, bu hıncın büyümesiyle açıklanabilir. Bu yeni duygu, sömürgelerdeki yüzleşmeden sonra gelen yenilgi üzerine mekanik bir biçimde yerleşmemiştir: Hınç tohumlarının büyümesi için uzun bir zaman geçmesi gerekmiştir. Buna kanıt olarak Emir Abdülkadir'i (1808-83) gösterebilirim; 1847'de yenilgiye uğramış, Fransa'da hapse atılmış ve 1852'den sonra Şark'a sürülmüş olmasına rağmen aristokratik vakarından hiçbir şey yitirmemiştir. Asla hınç duymamıştır. Bir kılıç ve kalem adamı olarak, Şam'daki sürgün yaşamı sırasında kendini batini ilimler öğrenimine vermiş, yorumcusu ve yayıncısı olduğu üstadı İbn Arabi'nin (1165-1240) yüzyıllar öncesinden gelen öğretisini derinleştirmiştir. 1860'taki kargaşa sırasında (inançların eşitliğini vazeden) Ekberiye öğretisini uygulayacaktır. Müslümanların -kitleleri ele geçiren Sürü psikolojisine kapılarak- şehirdeki Hıristiyanlara saldırdıkları sırada, kenti sarsan üzücü olayları Şam dışında haber aldığında hemen geri dönmüş ve Hıristiyanları gruplar halinde toplayıp kalede güvenlik altına alarak birçok hayat kurtarmıştır. Hayatta kalan Hıristiyanlardan Mikhayil Mişaka bu olayın tanıklarından biridir. Avrupalı konsoloslar ve Suriyeli Hıristiyanlardan oluşan yüzlerce kaçak Barada kıyılarındaki mahallelere doğru koştular. Çığırıdan çıkmış kalabalık da onlara saldırmak istiyordu. Emir, “atını eyerletti, zırhını ve miğferini giydi, kılıcını kaldırarak haykırdı: "Gafiller! Peygamberinizi böyle mi yüceltiyorsunuz? Yazıklar olsun size! Sizin elinize tek bir Hıristiyanı bile vermem. Onlar benim kardeşlerim!"
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.