Roman Mondros Mütarekesi zamanlarında geçmektedir. Her ne kadar okunduğunda ilk olarak aşk romanıymış gibi gözükse de aslında romanda "yalnızlık ve yabancılaşma" işlenmektedir. Olay birbirine yakın 3 ana karakter üzerinden anlatılmaktadır. Rasim Efendi, Raif Efendi ve Maria Puder. Aslında bu üç insan da toplumda beklediği hissiyatları, maneviyatı bulamamış dolayısıyla toplumdan kendini soyutlayıp sanata yöneldikçe de insanlar tarafından değersiz görülmüşlerdir. İlk başta kendisi böyle olan Rasim Efendi dahi Raif Efendi'yi işlevsiz olarak görmüştür. Fakat bir gün Raif Efendi'nin çizdiği resmi görmesi, yetenekli biri olduğunu fark etmesiyle aslında farklı bir dünyası olduğunu keşfeder ve Raif Efendi'nin tuttuğu günlüğü okuması ile nasıl topluma karşı bu kadar ilgisiz olduğunu kendisine doğrultulmuş eleştiri ve hakaretler karşısında neden bu kadar tepkisiz olduğunu anlar. Raif Efendi hayatı boyunca "oğlunun romanlarda bulduğu o yüce hislerde donatılmış hayatı bulamadığı için sessiz, çekingen kaldığını fark etmeyen aciz annesi ve babası" tarafından anlaşılamamıştır. Tanıdığı insanların çoğu toplumdan beklentisini karşılayamamış ve onu yaşarkenki hissiyatların herkes için bu kadar basit olduğunu düşünmeye zorlamıştır, kendi muhitinde bulamadığı hayalleri yüzünden toplumdan uzaklaşmıştır. Ta ki o güne kadar. Bir gün bir resim sergisinde gördüğü Kürk Mantolu Madonna resmi ile hissettiği duyguları şöyle aktarır Raif Efendi; "O anda hislerimi, bilhassa aradan bu kadar zaman geçtikten sonra anlatmama imkan yok. Orada o portrenin önünde mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Bu portrede ne vardı? O zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, vahşi ve biraz mağrur bir ifade vardı." Raif Efendi daha tablosundan böylesine etkilenmiş bir kadını tesadüfen bulduktan sonra asıl yaşamın ne yüce bir şey olduğunu ve Puder ile geçirdiği ayların tüm hayatına değer olduğunu fark eder. Maria Puder de uzun süredir erkelere güvenmeyi isteyen, çoğu erkeğin kadından farklı beklentilerinin olduğunu düşündüğü için güvenemeyen dolayısı ile kendini toplumdan çekmiş bir kadındır. Raif Efendinin öyle olmadığını fark eder. Ve bu ikili birbirlerini bulur. Fakat yıllar geçtikten sonra aralarına mesafeler girmesi yüzünden ve Raif Efendinin ölmeden birkaç gün önce öğrendiği gerçekler yüzünden birbirlerini bir daha göremezler. Raif Efendi bu kadında bulduğu "hayatı" bir daha kimsede bulamaz ve bir süre sonra ruhu için değil bedeni için yani yaşamış olmak için yaşar. Kendini toplumdan soyutlar, yabancılaştırır. Sevmediği bir kadınla evlenir ve çocukları olur. Evin geçim kaynağı olsa bile ailesinden ilgi, saygı görmez. Kendini toplumdan öyle bir soyutlamıştır ki hastalığı hakkındaki hisleri ve ölmeden birkaç gün önce Maria Puderden kızının olduğunu öğrenmesi sonucunda aklına onunla görüşmenin bile gelmemesi bunun göstergesidir. Raif Efendi'nin topluma bu kadar yabancı kalmasının nedenini romanda Rasim Efendi açığa çıkarır ve Raif Efendi öldükten sonra okuduğu günlük ardından şunları söyler:" O bu dünyadan ayrılırken, benim hayatıma, başkalarına nasip olmayacak kadar canlı bir şekilde giriyordu."

Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,9bin okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Beyza Aktaş