Kitap dört bölümden oluşuyor; Ölümün mükaddimeleri ve Sûr'un üfürülüşüne kadar ölümden sonraki ahval. Sûr'un üfürülmesinden itibaren Cennet veya Cehennem'de yerini alıncaya kadar ölünün halleri, önündeki dehşetin ve tehlikelerin tafsilatı. Tefekkür. Murakebe ve muhasebe.
Her bölümde ayrı irkildim. Ölümün soğukluğu, kabrin ürkünçlüğü, ahiretin dehşeti, kıyametin felaketi.. İşte hepsi var burda.
Tefekkürün fazileti saymakla bitmiyor. Bizi bekleyen kaçınılmaz sondan korunmak için tefekkürle başlamalıyız. Tefekkürde dahi çizgimizi koruyarak elbet. "Allah'ın mahlukları hakkında düşünün. O'nun zatı hakkında düşünmeyiniz. Çünkü sizler Allah Teâla'yı gereği gibi takdir edemezsiniz." (Hadisi Şerif) Aklın o sığ sularında elimizde olmadan Allah'ın zatını düşünmüşüzdür. Bu husus üzerine çok durulmuş. Buna ehemmiyet verip haddimizi aşmayalım. Şeytan bizi gafil avlar mazallah. Her bir azamazı korumakla yükümlüyüz; dili, kulağı, gözü, mideyi, kalbi.
Kıyamet gününün uzunluğu: " O gün insanların gözleri donakalır, kalpleri parçalanır, konuşamaz, işlerine bakamaz, üçyüz sene; yemeden içmeden, ve herhangi bir esinti duymadan beklerler." (Bazı rivayetlerde bekleme günü daha farklı geçiyor. Bunun sebebi her bir insana ona uygun, haline, amellerine uygun gözüktüğü)
"O gün insanlar âlemlerin rabbinin divanında dururlar" (Mutaffifin/6)
O günün uzunluğu ve oradaki beklemenin zorluğu hakkında düşün! Düşün ki kısa hayatında günahlardan çekinmenin zahmeti sana hafif gelsin. Ne küçük, ne büyük kaydetmediği hiçbir şey bırakılmayan kitabın senin eline verilir. O anın utancından sakın, koru kendini.
Hangi bilgi insanı silkelemiş ki bu gerçekler korkutsun. Korktum, ürperdim.. Dönüp hayatımı gözden geçirmemi sağladı. Bu nefsle, şeytanla etkisini ne kadar sürdürebilirim bilemiyorum. Zayıfız.. herşey etkisini yitiriyor. O yüzden böyle eserleri tekrar tekrar okumalı insan. Kendini dünyaya verdiğin, fazla önemsediğin anda mesela. Çünkü bu dünya şaka değil büyük sınav. Eğlence, sefa yeri değil. Engellere takılıp duraklama yeri değil. Hep tetikte, hep atakta olmalıyız diyor bu kitap.
"Sizi öğüt alacak kimsenin, öğüt alacağı kadar bir süre yaşatmadık mı? Size uyarıcı da geldi. Öyleyse (azabı) tadın artık. Zalimlerin yardımcısı yoktur." (Fatır/37) Hitabının muhatabı olmayız inşallah.
Tefekküre daldırması dileğiyle..