Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakar diyoruz..."
Sayfa 129 - ÖmerKitabı okudu
··
1 görüntüleme
Quidam okurunun profil resmi
Dürüst olmak gerekirse eğer; ben, bunu yapıyorum. Yapmaya da devam edeceğim. Bana göre bir insanın yaptıkları kötülükleri ve içinde barındırdığı çirkinlikleri ne kadar saklıyorsa, iyilikleri de saklamalı diye düşünüyorum. Bu konudaki düşüncelerimi bir kaç bakış açısıyla doğru görüyorum. Bunlardan ilki, insanın sahip olduğu iki yüzlülüktür. İçimizde beslenmeyi deli gibi arzulayan ego istemeleri var. Ve bir kere yemek yedikten sonra sürekli açtır. Açlığa mahkûm ettikçe daha fazla kudurur. Tıpkı bir karganın güvercinlerin arasına karışması gibi her şeye bulaşmaya ve karışmaya çalışır. Bunun oluşturabileceği karganın, kendisini güvercin olarak hareket etme veya tam tersi şekilde güvercinin, karga olarak hareket etme yanılgıları gelir. Bir yerden sonra güvercin ile karga birbirine karışır ve içeriden biri için ayırt edilemez olur. İkincisi ise, herhangi bir kişi hakkında, onu tanımadan iyi ya da kötü sıfatlarını kaçınılmaz durumlar haricinde düşünmememin doğru olduğu kanaatindeyim. Şunu demek istiyorum: Bir kişinin yaptıklarının veya yapmadıklarının rastlantısal bir devindirici ile benim algıma gelmediği sürece, ortada bir sıkıntı olduğu kanısındayım. Örnek verecek olursam eğer; bir kişi kuşları, evinden getirdiği kuru ekmeklerle veya tahıllarla parka gelip onlara yemek verdiğinde, benim gözümde bu olay saf iyiliktir. Ama bunu sadece etrafta başkaları varken yapması ya da direkt seyirci bulunabilecek ortam oluşturması, iyilikten sapma bir durumdur. Hatta, daha da ileri giderek şunu diyebilirim ki; o kişinin yaptığı sadece ego beslemesidir. İyi bir etkinin olması ise sadece bir gerekliliktir. İşte, tam olarak da mevzu bu. Herhangi bir gereklilik devindiricisi olmadan yapılan eylemleri ve söylemleri, iyilik olarak görüyorum. Sadece içten gelmesiyle alâkalı. Hepsi bu. Uzun lafın kısası, kaçınılmaz bir algı girişi ve/veya rastlantısal bir şekilde algı girişi olmadıkça, gözlerime sokulan her iyi sonuç oluşturan hareketi 'iyilik' olarak görmeyeceğim. Bu konuda söylenebilecek daha çok şey var. Ama yazı diliyle zor oluyor. Saygılarımı sunarak, son bir sözle bitiyorum. "Sağ elin verdiğini, sol el bilmemeli." -Hz.Muhammed
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.