Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Kitaba dair uyarılar: Beyaz Yakalı olma hayalleri olan adaylar okumasın morallerini bozabilir. Argo görünce ay bana bi şeyler oluyo fenalıklarına girenler de okumasın. Iki üç siyasi giydirme var, damarı atanlar okumasın. Çok da matah bi kitap değil zamanı değerli olanlar okumasın. (Çerezlik diyeyim de severleri tarafından azıcık linç yiyeyim) Kapitalizm karşıtları okusun fakat yazarın şahsına takılı kalıp yazarı araştırmasın... Yer yer güldürebilir, güzel tespitler var eğlenceli. 83737 kere "sakil" kelimesi görebilirsiniz, yazarın takıntısı sanırım. Hazırlıklı olun. Bu kitabı yazarın kişisel gelişim seminerlerinden birinde almıştım ve yazarı daha tanımıyordum bile alalalım bakalım bir tane de adıma imzalı kitabım olsun dedim. Ithaflı imzalar atıldı, yazarla muhabbet edildi, "söyleşiniz çok güzeldi hocam"lar, "beğenmenize sevindim"ler havada uçuştu bir de hiç tanımadığım bu yazarımızla fotoğraf çektirdim mi her şey tamamdı. Sonunda benim de adıma ithaflı imzalı kitabım olmuştu. Bir yanım ne kadar özel bir şey ilerde çocuklarım görür vay be derler (vay be mi?) falan derken bir yanım da ilerde bu yazarın popüleritesi artar mı artarsa bu kitabı ne kadar kârla okuturum gibi hinlikler düşünüyor. Tabi dışarıya belli etmiyorum çünkü ben kişisel gelişim zirvelerine giden yazarlardan imza alan, fotoğraf çekinen, muhabbet eden iflah olmaz bir entelim. Her neyse gelelim kitaba, yahu o kadar yol, masraf yaptın bu kişisel gelişim zırvalarına dakikasına unuttun bari şu kitabı oku dedim ve başladım. Söyleşide gaz veren, beni "kişisel gelişim zirvesine" tırmandıran, verdiğim para içime dert olmasın diye (ki öyle bi insanım huyum kurusun) "yalnız ne iyi geliştim", "bugün de güzel geliştim vesselam" eşliğinde kendime telkinler yaparak, geceye noktayı koydurtan kibar adamcağız ile kitaptaki munzır, argoyla karışık dille beyaz yakalıyı bi yerin dibine sokan, bi arşı âlâya yükselten, kapitalizm'in hiç ekmeğini yememişçesine kapitalizme karşı kızılca kıyamet koparan, motivasyon, gelişim, hedef yükseltme vs.vs. olaylarına ayar olan Tyler Durden'dan bozma adamcağız aynı mı, aynı olamaz yanlışım vardır, diye 7363663 saat varoluşsal sancılara varan krizler geçirtti bu kitap bana. Zaten kitaptaki bazı yerlerin çelişmesinden anlamalıydım bir bit yeniği olduğunu. Kendi de beyaz yakalı olan yazarımız bize beyaz yakalı itiraflar yapma iddiası sunuyordu. Ama bence bu kitap itiraftan çok "beyaz yakalı"ların davranışlarına dair tespitlerden oluşuyor. Yazar güzel tespitler yapmış, Sezar'ın hakkı Sezar'a, lakin kitabı pek kaliteli bulmadım, çerezlik kategorisinde. (evet bunu yeri geldiğinde çatır çatır genç yetişkin okuyan ben deniz söylüyor) Adeta bir Pucca günlük ya da o popülerlikte, o kulvarda kitapların tadındaydı. Seveni sever (cidden bunu söyledim mi?!) Bir de Inşallah bu kitap yazarın Ot dergisindeki yazılarından toplamadır yoksa bu kitabı düzenleyenler, denetleyenler kitabın böylece yayınlanmasıyla ne yapmak nereye varmak istmektedir çözemedim. O kadar, o kadar, o kadaaarr çok tekrar var ki okurken acaba yanlış sayfayı mı açtım, yoksa ben bunu daha önce okumuş muydum gibi triplere girdim, bir de karışık anlatılar silsilesi var ki sorma bi konuyu anlatıp anlatıp buna sonra değincem de ne demek, bitir işte düşünceni sonra yarım kalan şeyler alzaymır yapıyomuş bak benden söylemesi! Misal, yazarımız bize Beyaz yakalının, esnaf karşısındaki durumunu anlatırken birden beyaz yakalının yemekteki, restorandaki hallerini anlatmaya girişiyor ve bunu anlatırken de daha esnaf meselesi bitmedi durun anlatcam deyip hiç anlatmadan bitiriyor. Ya da anlattı ben göremedim yani Inşallah öyledir. Yahu bir de 160 sayfalık bir kitap bu kadar iç bayabilir mi sürekli önce şikayet edip ardından aslında biz beyaz yakalılar o kadar kötü değiliz ajitasyonunu yapıyor, biz beyaz yakalıya bi şey demedik, kendiniz çaldınız kendiniz oynadınız vallahi suçumuz yok. Beyaz yakalı zevki için yaşar deyip beyaz yakalının gece hayatını, yemeğinin lüksünü şununu bununu gözler önüne serip bunun ardından beyaz yakalıyı işçi sınıfına dahil eden (işçi kızı olmasam inanıcam) sonra yok aslında işçi de değil işçi en azından kendi sınıfını biliyor da şu da bu da demesi... (gerçekten sınıfını biliyor dedi, yazarımız dedi ben demedim) Sonunda gezi parkına bir atıf vardı ki görmeyin gitsin evlere şenlik, adeta beyaz yakalılar, milyonlarca Tyler Durden'a dönüşüp kapitalizme darbe indirmiş gibi bir pembiş efektle bakıyoruz 2013 Mayıs'ına. Kitaba 3 puan verdim bir puanı yazarın cesaretine, bir puanı tespitlerine, bir puanı da yer yer beni güldürebilmesine verdim. Not: Bu incelemede ben de çok tekrarlar yaptım farkındayım ama ben yazarlığa soyunmadım öyle bir iddiam yok.
Mezeleri Güzel
Mezeleri GüzelErdem Aksakal · Ot Kitap · 2016106 okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.