Gönderi

Hürriyet ve özgürlük naraları atan gazeteciler,güya demokrasi ağzıyla Abdulhamid'in Allah'ına ve şahsına küfürler yazıyordu.Böyle durumlarda müdahale edildiğinde de sansür yaygarasını koparıyorlardı.Oysa en büyük hürriyet ve özgürlük onun dönemindeydi.Asıl sansür çok katı bir şekilde Avrupa'da uygulanıyordu.Orayla kıyaslama yapıldığında neredeyse Osmanlı'da sansür olmadığı söylenebilirdi.Çünkü İstanbul'da üç büyük gazetenin tirajı 30.000 'i bulmuştu.Abdulhamid döneminde kitap,dergi ve gazete sayısında büyük artış olmuştu.Dini bilgiler,fen ve edebiyatla ilgili pek çok kitap bastırılmış,köylere kadar her yere parasız gönderilmişti.Peki Abdulhamid'e atılan koyu sansür ve baskı iftirası nerede kalmıştı? Sultan Abdulhamid'e Batı basınının saldırmasını biraz olsun anlarız.Çünkü sömürgeci ülkeler bunu hep yapar.Peki iç basın ne yapmak istiyordu?Açıklayalım;onlar da İstanbul'daki elçiliklerden aldıkları emirlere uyuyordu.Tabii ki beslemeler efendilerine hizmet etmek için yarışıyordu.Çünkü karşılılsız hizmet edilmiyordu...
Sayfa 141Kitabı okudu
·
10 görüntüleme
les fleurs du mal okurunun profil resmi
Tevfik Fikret, İstibdad döneminde yazdığı Bahar isimli şiirinde, baharın meşrutiyeti simgelediğini yıllar sonra itiraf eder. Şiirde baharın gelişini umutla bekleyenen öznenin aslında meşrutiyeti beklediğini ancak meşrutiyet, özgürlük gibi kavramların sansür kurulunun yasak listesinde olduğu için bunlar yerine bahar kelimesini kullandığını, sansür kurulunun bu simgeyi anlamadıkları için bu şiirin yayınlanabildiğini söyler. Detaylı açıklama için bkz. Fikir Hareketleri Dergisi (Milli Kütüphane Koleksiyonu) Bunu belirtmemin amacı hem o dönemdeki sansürü somutlamak hem de tarihi yazanlardan çok yaşayanlara inanılması gerektiğine olan inancım. Diğer yandan Osmanlı gazeteleri etliye sütlüye dokunmayan, giyim, adab-ı muaşeret, askeriye ve ekonomi gibi konularda yayın yapan gazetelerdir. Dolayısıyla bu gazetelerin tirajının yüksek olması ve bu yayınların ücretsiz olarak taşraya gönderilmesi özgür bir yayın ortamı olduğuna kanıt olmaz. Namık Kemal, Ziya Paşa gibi isimlerin vatan, millet, hürriyet gibi kavramlara temas eden piyesleri, makaleleri yüzünden ada ada sürgünde gezdikleri de belgelerle sabittir. (N.K. ve Z.P. örnekleri Abdülhamid'e değil genel Osmanlı basın-yayınına örnektir.) Abdülhamit'in sansürünü en güzel betimleyen de İhsan Oktay Anar'dır. Bkz. Yedinci Gün romanının açılışı.
Zehr/a okurunun profil resmi
Bahsettiğiniz isimlerin sürgün meselesi sizinde söylediğiniz gibi bahar,çiçek isimleri,vatan,hürriyet kavramları ile olmuş işler değildir.Okuduğum kitapta içeriği pek çok kaynakla oluşturulmuş bir kitaptır.Ayrıca Namık Kemal'in eserlerini de severek okurum. Tarih ise geçmişteki insan topluluklarının birbirleriyle münasebetini inceleyen,siyasal bir ilim dalıdır, çerçevesi geniş ve pek çok olan bir mecradır. İsteyen istediği yerden okuyup,düşünüp,istediğinin doğruluğuna inanıp, kabul edebilir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.