Tevfik Fikret, İstibdad döneminde yazdığı Bahar isimli şiirinde, baharın meşrutiyeti simgelediğini yıllar sonra itiraf eder. Şiirde baharın gelişini umutla bekleyenen öznenin aslında meşrutiyeti beklediğini ancak meşrutiyet, özgürlük gibi kavramların sansür kurulunun yasak listesinde olduğu için bunlar yerine bahar kelimesini kullandığını, sansür kurulunun bu simgeyi anlamadıkları için bu şiirin yayınlanabildiğini söyler. Detaylı açıklama için bkz. Fikir Hareketleri Dergisi (Milli Kütüphane Koleksiyonu) Bunu belirtmemin amacı hem o dönemdeki sansürü somutlamak hem de tarihi yazanlardan çok yaşayanlara inanılması gerektiğine olan inancım.
Diğer yandan Osmanlı gazeteleri etliye sütlüye dokunmayan, giyim, adab-ı muaşeret, askeriye ve ekonomi gibi konularda yayın yapan gazetelerdir. Dolayısıyla bu gazetelerin tirajının yüksek olması ve bu yayınların ücretsiz olarak taşraya gönderilmesi özgür bir yayın ortamı olduğuna kanıt olmaz. Namık Kemal, Ziya Paşa gibi isimlerin vatan, millet, hürriyet gibi kavramlara temas eden piyesleri, makaleleri yüzünden ada ada sürgünde gezdikleri de belgelerle sabittir. (N.K. ve Z.P. örnekleri Abdülhamid'e değil genel Osmanlı basın-yayınına örnektir.)
Abdülhamit'in sansürünü en güzel betimleyen de İhsan Oktay Anar'dır. Bkz. Yedinci Gün romanının açılışı.