İşte şiirlerin, İşte Öykülerimiz...
Kaybolan bir parçamı buluyorum, biraz daha bütünleşiyorum, tamamlanıyorum, sonra yeniden özlüyorum, acıkıyorum, susuyorum, tekrar yarımlanıyorum..
Neyim var , neyim yok
Tümü birdenbire..
Çıldırıp yitmemek, yitirmemek , bir ah daha dememek - başarısız bir girişimdir- için gölgemle konuşuyorum.Tek başına iki kişi oluyorum.
İmamyar Hasanov dinlemekteyim.Tüm kitap onun verdiği duygusallıkta, yoğun yaşama sevincinde, ve de üzüncünde, merakında, umudunda, umutsuzluğunda okundu.Müzik beni dinledi işte...
Yazgısında tek başına yürüyen bir çiçeğim.Senfoniyi biraz eksik bırakan, biraz fazlalaştıran..
Ölümü çoktan yendim, sevdim, sevdim.
Ama yitirdim, yenildim.
Rüzgarların var,
Üşüten, ağlatan, ısıtan, güldüren
İşte biraz da yaşatan,hastalandıran..
"Ölenler kendileri ile öper yerleri"
Yeri çoktan öptüm, yerle öpüştüm
Sevişecek gibi baktık birbirimize yerle..
Yeri öpmesek artık
Öpüşsek, sıkılmasak..
İşte böyle , böyle..
Yaşamdayken şiirler derleyen ben
Yazdıran sen , sen!
Çocukluklar çıcuklardan azdır, durmadan kendini hatırlatırsan , unuturum olmayanları..
Benimle bana gitsek şiir severiz belli.
Gelirken gül isteyorum
Giderken..
Gitme!
Saçlarına takılımış gözleri, her halini severim.
Böyle , böyle gelişti!
Dünya gözlerime böyle kaçtı.
Yüzüme, sesime , varlığıma, varlığımıza..
Eğer!
Gelişti hızla böyle,
Ateş düştü yüreğime,
Kemençeden , kemençeden..
Bekleyişlerde..
Bir kelimeye bir anlam yüklerim
Seslenemem!