Öne Çıkan Yorum
Sueda Hanım, konudan ve anlattıklarınızdan bağımsız olarak acizane söylemek isterim ki; çok özgün, çok akıcı ve ‘ikna edici’ bir yazım tarzınız var. Aşağı yukarı bir A4 boyutunda yazmışsınız ve yazınıza teknik olarak baktığımda, bizim yayıncılıkta kullandığımız pekçok unsurun yazınızda yer aldığı ilk bakışta görülüyor. Yorum uzamasın diye detaya girmiyorum. Daha önce bir dergi veya gazeteye yazı yazdınız mı? Dediğim gibi, fikri anlamda değil ama dil ve üslup açısından söylüyorum bunu. Çünkü fikri anlamda kişisel olarak katılmadığım noktalar var ki, bunun olması çok normal:) Kaleminize ve emeklerinize sağlık Sueda Hanım... Sağlıcakla kalın...
1 önceki yanıtı göster
Sueda Hanım inanın bunun kısa bir cevabı yok:) Yani neden böyle bir çıkarım yaptığımla ilgili olarak çok fazla şey anlatabilirim size. Mesela yazınıza etkili bir giriş yapıp neredeyse edebi anlamda ‘mübalağa’lı bir örnek üzerinden yazara olan hayranlığınızı dile getirmiş ama ilk paragrafın son cümlesinde bu anlatıma tezat fiil kullanmışsınız.(değer verirdim) Buraya kadar gelen okur bundan sonrasına devam etmek zorunda:) Sonra ideal bir boyutta yazıp (bununla ilgili test ve analizler var) metin içinde boşluk bırakmamışsınız. Yani her paragrafta etkili bir vurgu var. (Okur yazıdan düşmüyor) Yazının içerisinde biri açık diğeri kapalı iki mesaj var ve bu iki mesajı da net olarak vermişsiniz. Aralardaki kelime oyunları vs gibi anlamı kuvvetlendiren yardımcı öğeler çok ölçülü ve yazıya yedirilmiş. (Doğru yerlerde kullanılmış) Daha da saymaya devam edebilirim ama burada keseyim:) Yazdıklarım ve yazmadıklarım, teknik olarak yazınızı akıcı ve ikna edici bir forma sokmuş. Sık ve düzenli bir şekilde gazete dergi gbi sınırlı alanlara yazı yazanlar bu tarz detayları zaman zaman yazılarında kullanır ve kullananları da tanır:) Ancak siz bu tarz yerlere yazmamışsınız. O halde, ben size sık sık deneme yazmanızı öneririm. Öykü formatına benzer bir anı, hatıra gibi değil de, daha çok herhangi bir atıyorum toplumsal konu veya kavram üzerine denemeler yazabilirsiniz. Sizin tarzınız buna uygun ve ortaya güzel şeyler çıkacağını düşünüyorum ben açıkçası:) Yorumu biraz uzattığım için kusura bakmayın. Dediğim gibi kısa bir cevabı yoktu. Bu yazdığım bile çok eksik oldu aslında:) Tekrardan kaleminize sağlık... Saygılarımla...
4 sonraki yanıtı göster
(Not: Okuayacağınız inceleme dini unsurlar içermektedir, zaten haddizatında kitap da dini bir kitaptır. Rahatsız olabilecek sevgili kitap dostlarına duyurulur…) -- Bu zerafettir, bu inceliktir.. helal olsun ... Ne zamandır unutmuştuk...
Geçenlerde demiştik ya hani Muzaffer Hocam..''1000kıtap rengarenk bir sofra gibi...''
işte davetimiz de, ikramımız da, vedamız da, ziyafetimiz de zarif olsa keşke..:)))
zira sofra çok geniş, isteyen istediği yere oturabilsin diye..
Zerafetimiz daim olsun inşallah.. hep beraber:)))
Bu yorum görüntülenemiyor
''Giitiğim söyleşilerinden birine onu da davet ettim ki, fikirlerini severse, aynı heyecanla ‘’İşte bu’’ diyebilirse, olabilir belki bu iş diye. İşte o kadar değer verirdim ben kendisine…'' eee gelmedi mi söyleyişe?
Geldi de... sonralari hep tek okudum kitaplarimi ben:(( neyse..
slmlar kendisine:)
5 sonraki yanıtı göster
Gül değsin yüreğinize... Yazarlara kırılmak demişsiniz ya, ne kadar kırdı bizi değer verdiğimiz onca insan. Hallac gibi bizleri de "düşmanın attığı taş değil dostun attığı gül incitirken" üstelik... Dost bildiklerimiz, öyle bellediklerimiz hiç bir şey yapmasalar da gücenmezdik belki, tutup taş attılar. İskender Pala için aynısını hissetmiştim bir zamanlar. Ne yapalım, bize de çekmek düştü deyip çektik sineye...
"Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir." (Saf, 61/2-3)
söyledikleri ile yaptıkları birbirine uymayanlar.. kızgın değil kırgın.. evet tam manasıyla bu..
'' garipler mutsuz...Garipliğe hazır olması gerekenler, dikensiz gül bahçesi derdinde....''
kalabalıklar içinde yalnız olmak.. gariplik.. itilmiş kakılmışlık.. hemde yok yere..iyilik yaparken kötülük görmek.. doğru sözlü yalansız dolansız diye sevilmeme..dedikodu malayani yapmıyor diye etrafından uzaklaşılmak.. daha ne sayayım.. garibanlık.. gariplik..
Söyleyecek çok şeyim var ama söyleyemiyorum. Masum gemilerin batırılışını, ben de uzaktan korkakça izliyorum. Bu yüzden kendimden nefret etmeliyim değil mi? Yüreğinize sağlık...
Keske bu dediğiniz cümleyi asil demesi gerekenler diyebilseydi Rahime hnm... ben tsk ederim okudgnz icin
Malumunuzdur ; Hz Musa ile Hz Hızır beraber bir yolculuğa çıkar. Ve o yolculukta Hz Hızır bir gemiyi batırır. Hz Musa buna itiraz eder. Halbuki Hz Hızır en başta kendisine yapacağı şeylerde hiç itiraz etmemesi gerektiğini söylemiştir. Çünkü şahit olacağı şeyler zahiren şerdir... Fakat hadiselerin bir de batıni tarafı vardır. Gemi delinmese ileride gemiye el koyacak birilerinin eline geçecektir
Sevgili Fatih Bey... benim kendi sahsi kanaatim, -en doğrusunu -Rabbim bilir elbet;
Bu gemiler o gemiye pek benzemiyor zira ne batiranlar Hz. Hızır...
Elbet vardir her serde hayir ...lakin gönlüm de diyor ki;
Gemidekilerin çoğu ne atesten ne odundan ne fitneden haberdarken...
Ve Hz. Ömer demişken Inci Hocam,
Hafizam da su guzel sözü hatırlıyor:
" Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır "...
Son olarak; daha dün okudum ya... yazarın da rehberi olan zat diyor ki..
#27100118
#27100051
Teşekkür ederim yorumunuzla renk kattığınız icin:)))
Dikensiz Gül bahçesi peşindeyiz. Her şeyi anlatmaya yetiyor. Saygılar ve selamlar efendim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.